Küçük dağları onlar yaratmış gibi; kendilerine bir şey katamamış olmanın ezikliğiyle öyle bir bakıyorlar ki size,gözlerini kısarak
Öyle bir hor görme,öyle bir eziklik yok başka
Unuttun mu sevgili
Adına türküler söylenmeli şiirler mi yazılmalı
Unuttun sevgili
Adına ne pişmanlığım olur ne de bağışlarım seni
Unut sevgili
Sevgili bakışları dokunuşları
Kokusunu bir defalık içine çektiğin papatyanın büktün boynunu
Unut... bitti
Ne olacak sanıyorsunuz?
Camını çerçevesini kırdığınız mekan karanlıkta mı kalacak!
Bir umursamazlığın soğuğunda üşüyecek,hayata küsecek mi sanıyorsunuz!
Artık yeni gülüşlere kanmayacak,sevgilere inanmayacak mı?
Hayır efendim hayır!
Bir gülüş huzmesi aydınlatacak yine kalp evini
Yeniden teslim olacak bile bile...
Gerçeği göre göre aldanacak...
Pişman olmayacağım! diyerek devam edecek...
Pişman olmayacak!
Ve sen! bunca dik duruşun arasında bir hain olarak kalacaksın.
Yeniden kurulacak hayaller; ve yeniden dağılacak dört bir yana sevdalı kahkahalar.
Yürüyorum
Bir köşe başından çıkacaksın gibi
Gel deyip elini uzatacakmışsın gibi
Ben ne vakit beklesem gelirsin
Ne vakit gelsen "kal" diyemem
Beklediğimde geldiğin gibi
Git dediğimden bu yana
Gelmediğin yollar ıssız
Her bir adım can çekişiyor
Son görüldüğüm yer de son nefesini vermek üzere...