Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti.
Bir insan hayattan tatmin olmadığı, mutsuz hissettiği zaman bu ıhlamur ağaçları, gölgeler, bulutlar, halinden memnun ve kayıtsız bütün bu doğal güzellikler ne kadar da bayağı geliyor !
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi, Tanrı ile ya da Tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
Paslanmış parmaklıkları tuttum, çocukken bu kapıdan nasıl binlerce kez, koşarak geçtiğimi, artık hiçbir önemi kalmayan ama o zamanlar çok elzem görünen şeyler için nasıl acele ettiğimi düşündüm.