Benim sevgilim bana mağara kesilen,ciğerimi yiyen aşk olan, sevgili de sensin, mağara da sen. a efendiler efendisi, beni gör-gözet.
Nuh da sensin,ruh da sen. Açılan da sensin, açan da sen.
Bana sırlar kapısında yarılıp açılan gönül de sensin, sen.
Nur da sensin,düğün-dernek de sen, yardım görüp üst olan devlet de sen
gagasıyla beni yaralayan tur dağındaki kuş da sen.
Damla’da sensin.Deniz de sensin.”
Şiirinde önce “alaca bir at koşar içimde zamansız,mekansız nefese doğru” diye yazar ve sonuna doğru gelince “at vuruldu; içim paramparça rüveydâ”der. Herkes bilmez fakat bu bir ölümdür…
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli
Belini sarmayalı
Gözünün içinde durmayalı
Aklının aydınlığına sorular sormayalı
Dokunmayalı sıcaklığına karnının
Yüz yıldır bekler beni bir şehirde bir kadın
Bir dadının peşinde bir annenin okşanmasını dört gözle bekleyen bir süt çocuğundan daha çok okşanmaya ihtiyacımın olduğunu, ama herkesin çevremden kaçtığını ne bilirsin?
Zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi nefti acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı. Her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan acılar bile duymadım kof yürekler önünde beynim her sabah devrimcinin beyniydi ayaklarım donukladı gelgelelim sağlığın yerinde mi?