Debreli Hasan, Trakya’da Drama’da büyümüş ve bin sekiz yüzlü yılların sonu ile bin dokuz yüzlü yılların başında Debreli lakabıyla tanınmış bir halk kahramanı, eşkıyadır. Ege dağlarının
kahramanı çakırcalı Efe ile hemen hemen aynı
yıllarda yaşadığı tahmin edilmektedir. Bazı
kaynaklarda bu iki ünlü eşkıyanın
karşılaştığı bile söylenmektedir.
Adını türküye veren Sarı Gelin çok eski çağlarda Karadeniz Bölgesine dökülen Çoruh Nehri kenarında yaşadığı kabul edilen Hıristiyan dinine mensup Kıpçak Beyinin kızının hikayesidir.
Erzurumlu bir yiğit, Kıpçak Beyinin kızı sarışın, güzel kıza gönlünü kaptırır. Kıpçak Beyinin kızı da Erzurumlu yiğit delikanlıya aşık olur. Bu aşk Erzurum çevresinde dilden dillere dolaşmaya başlar. Ancak delikanlının ailesi sarışın Kıpçak kızı ile evlenmesine gönülleri razı olmaz ve karşı çıkarlar.
Bu durumda delikanlının tek çaresi kalır, sevdiği kızı kaçırmak zorundadır. Bir gece kimseden habersiz sarı güzel kızı dağlara kaçırır ama Kıpçak Beyi adamlarını hemen peşlerine takarak kızı bulup geri getirmelerini ister. Kıpçak beyinin adamları uzun takipten sonra 2 sevdalı genci dağlarda bulurlar ve delikanlı orada öldürülür.
Kıpçakların sarışın mavi gözlü güzel kızı gerçekten gelin olamamış ama Anadolu bu türküyü söyleyerek onu sarı gelin yapmıştır.
youtube.com/watch?v=2wgb764...
Dünyanın dört bir köşesinden gelen bilim adamlarını gizlice dinleyerek ve iletişimlerini takip ederek bilgiler toplanacak, bunlar bir araştırma laboratuvarında şifreleri kırılarak incelenip yorumlanacaktı. Böylece ABD'den daha fazla gelişemeyecekti.
Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır. Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bu günkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır.Öğretmenler!... Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu
Melike, teyzesi ile köy çeşmesinin oradan geçerken su içmek ister. Su içmeye indiğinde çiçeklerden yapılmış olan tacı görür. Tacı başına taktığı anda Yusuf’la karşı karşıya kalır ve çok utanır. O, Yusuf’un tacı sevdiği kıza yaptığını düşünür ama gerçekte Yusuf da ondan etkilenmiştir ve tacı Melike’ye vermek ister. Bu bakışmalar sırasında
Diyarbakır şehrinde bulunan Dicle nehri kıyısında Kırklar dağı yer alır. Bu meşhur Kırklar dağı ardında, halk arasında Kırklar Ziyareti denilen, çocuğu olmayan ailelerin gidip adak adayıp dilek diledikleri bir yer varmış. Uzun yıllar boyunca çocuğu olmayan Süryani bir aile de en son şanslarını burada deneyip, dua etmek istemişler. Süryani ailenin bir kızı çocuğu dünyaya gelmiş. Bu nazlı kızın adını da Suzan (Suzi) koymuşlar. Her sene, kızlarının doğum gününde, aile kızlarını giydirip süsleyip Kırklar Ziyaretine giderek kurban keserlermiş. Komşuları ve çocukluk arkadaşı olan, Türk bir ailenin oğlu, Adil ile birbirlerine aşık olmuşlar. Gün gelip çatmış, Suzi’nin doğum günü olmuş. Annesi, Suzi’yi hizmetçilerle birlikte kurban kestirmek için Kırklar Ziyaretine yollamış. Adil de onları peşleri sıra izlemiş. Hizmetçiler kurban kesmek üzere işe koyuldukları anda Suzi kaçıp Adil’in yanına varmış. Kırklar Dağı’nın ardına dolaşan iki genç, burada birlikte olmuş ve aşklarını paylaşmışlar. Kırklar Ziyareti bu beraberliği asla affetmemiş. Ve bu ziyaret Suzi’yi çarpmış. Gencecik kız, Dicle Nehri’nde bulunan On Gözlü Köprü’nün orada, boğularak ölmüş. Bunun üzerine de Adil sevdiğinin yokluğuna dayanamamış ve aklını yitirmiş. Ziyaret çarptı bizi diye diye, Suzi’nin ardından helak olmuş.
youtube.com/watch?v=jPRMKry...