Yola çıkmak, asfalttın üstünden birkaç lastikle seni bir yerden bir yere götüren bir şey değildi!
Yürüyeceğin kadar yürüyüp sonunda yine kendine döneceğin günlere adanmış umutlardı. Daima iler gidecek olan. Yanına aldığın güzel insanlar ruhunda açan çiçekler gibiydiler.
Sakin, huzurlu, tıngır mıngır...
Kalbinden yontup satmıyorlardı.
Kalbinin ekmeğini çoğaltıp doyuyorlardı.
Denize atılmış iyiliklerse buharlaşmıştı çoktan...
Şimdilerde dostluklar eskisi gibi baki değildi aksine bir işleri varsa onu yapana kadardı. Sonrasının adı ise eyvallah !
Kimse kimsenin kimsesi değildi.
Vefa, kış günlerinde kapının önünden geçen sıcacık simitler satan insanlar gibiydi.
Alırsan sıcak simiti mutluydun, yanındaki çayı ikram sanıyordun. Oysa soğuyan şeylerin değeri yoktu ki makbule geçsin.
İnsanlar yaşamdan yoksun, kendi halinde kaybolan şeylerdi ve seni de yok ederdi elbet.
Bu elleri kirlenmiş dünyada yoluma çizgiler ata ata gidiyor fakat bu hayatta kimsenin altını üstünü çizmiyor, yalnızca yoluma kabul etmiyordum.
Bir işleri düşerse evde yoktum veyahut uyuyordum sonsuza dek ...
H.Y