norveçli felsefeci ve yazar lars svendsen’in kitabı yalnızlığın felsefesi, yalnızlık kavramını farklı yönleriyle tanımlayan, sosyoloji ve psikoloji alanındaki araştırmalardan yararlanarak hunharca inceleyen,edebi ve felsefi referanslarıyla altını çizmelere doyamayacağınız cümlelerle dolu.
"karakterimiz yalnızlığa meyilli olduğu için mi yalnız hissediyoruz yoksa hep yalnız olduğumuz için mi karakterimiz böyle? fiziksel olarak yalnız olmadığımız halde yalnızlık duymamız normal mi? yalnızlığı sevmek sağlıklı mı? yalnızlığın karşıtı nedir ve ona ulaşmak mümkün mü? iki kişinin yalnızlığını birbirine ekleyince sonuç ne olur?"
lars svendsen, sık sık kendime sorduğum bu gibi soruları cevaplamaya çalışıyor.aynı zamanda da yalnızlık ve tek başınalık perdelerini çok güzel aralıyor.
altını çizdiğim cümleleriyle, dönüp dönüp tekrar okuyup hazmetmeye çalışmalarımla başucu kitaplarımdan birine dönüşecek gibi yalnızlığın felsefesi.
"Akıp da hiç bir yere ulaşamamak olası mı ? Yani sence bir sonu yok mu derenin?oysa her şeyin bir sonu var .gecenin gündüzün olduğu gibi ... haftanın,ayın,yılın..”
"Kendi olarak,sana gelen
sana gereksinimi olmadan,seni isteyen
sensiz de olabilecekken,senin ile olmayı seçen kendi olmasını,seninle olmaya bağlayan
O ,işte..."