Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Sabri Aktaş
Sabri Aktaş
@Feylesof1001
Sonsuza kadar yaşayacakmışsın gibi öğren. Yarın ölecekmişsin gibi yaşa.(Latin atasözü)
İzmir
İzmir
49 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Uhtred Ragnarson Geri Döndü!
Üçüncü kitap Kuzeyin Efendileri ikinci kitaptan yaklaşık bir ay sonrasında geçiyor. Uhtred, Alfred'e krallığını geri kazanmasında yardım ettikten sonra yönünü kuzeye çevirir. Ancak orada onu üç büyük düşmanı vardır: Büyük Dan komutanı İvar ivarson, Uhtred'in bir baba gibi gördüğü Ragnar'ı öldüren Zalim Kjartan ve Uhtred'in hakkı olan Bebbanburg'u elinde tutan amcası Aelfric. Üçü de son derece güçlü ve Uhtred'i öldürmeye hevesli. Fakat Uhtred'in de hep dediği gibi kader amansızdır. Babası gibi gördüğü Ragnar'ın intikamını almak ve hakkı olan Bebbanburg kalesini ele geçirmek istese de bu yolda tanıştığı yeni dostlarının ihanetine ugrartve köle haline gelir. Bir köle olarak öleceğini düşünse de kaderin Uhtred ile ilgili planları vardır. Bu sefer onun yardımına Wessex kralı Alfred yetişecektir.
Önceki iki kitabı da düşününce aksiyonu en bol olan kitap buydu diyebilirim. Bakalım ilerleyen zamanlarda Uhtred'i neler bekleyecek.
Müthiş bir kitap
Kitaba gelmeden önce yazar hakkında bir iki cümle söylemek istiyorum çünkü en az kitap kadar yazarı da beni çok etkiledi. Eric Hoffer, zor ve meşakkatli bir çocukluk yaşamıştır. Üstelik 7 yaşında geçirdiği bir hastalık yüzünden görme yetisini kaybeder ancak 15 yaşında gözleri iyileşir ve tekrar görmeye başlar. Bu sefer "tekrar kör olurum" korkusuyla hayatta en çok yapmak istediği şeyi yani kitap okumaya başlar. Bu sırada geçimini sağlamak için madenlerde ve limanlarda çalışır. Kendisini çok iyi bir şekilde geliştiren Hoffer 1951'de meşhur 'Kesin İnançlılar' kitabını yazar. Kitabı sayesinde büyük bir üne kavuşur ve üniversitelerde misafir öğrenci olarak ders bile verir. 1983 yılında da hayatını kaybeder.
Kitaba gelecek olursak, hiçbir zaman güncelliğini kaybetmeyecek bir konuya sahip. Yazar kitle hareketlerini ve bu hareketlere katılan insanların psikolojik ve sosyolojik yapılarını inceleyerek onların bu hareketlere katılmalarına neden olan olayları anlatmış. Bunu yaparken de Fransız Devrimi ve Bolşevik İhtilali gibi olayları da örnek veriyor. Bir hocanın tavsiyesi ile almıştım. İyi ki de almışım çünkü herkesin okuması gereken bir kitap özellikle de tarih, psikoloji ve uluslararası ilişkiler bölümü öğrencileri için.
İnsan Birini Sevmek Felaketine Uğradı mı Esir Gibi Bir Şey Oluyor
Feride küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, bu yüzden teyzeleri tarafından büyütülmüştür. Fakat Feride küçük yaşta yaşadığı bu acıya rağmen mutlu ve hayatı seven bir çocuktur. Aynı zamanda Feride'nin yerinde duramayan, daima eğlenmek isteyen bor tabiatı vardır ve bu yüzden yakınları ona Çalıkuşu der. Bir Fransız mektebinde eğitim gören Feride büyüdüğünde çok sevdiği ama bir türlü bunu ona söyleyemediği teyzesinin oğlu Kâmran ile nişanlanır fakat düğüne bir gün kala nişanlısı ile ilgili kötü bir haber alır. Öğrendiği bu haber karşısında yıkılan Çalıkuşu eşyalarını toplayıp evden ayrılır ve Anadolu'nun ücra köşelerinde öğretmenlik yapmaya başlar. Gittiği yerlerde çeşitli zorluklarla karşılaşsa da inancını yitirmez ve çocukları kendi çocuğu gibi görerek onları eğitmeye kendini adar. Yer yer öğretmenliğin yanında hem ablalık hem annelik yapar.
Fakat onca şey yaşamasına rağmen Feride'nin kalbinin bir köşesinde daima Kâmran vardır.
Reşat Nuri Güntekin'in bir kadının duygularını bu kadar başarılı anlatması beni çok şaşırttı ve hayran da bıraktı. Kitabın kalınlığı sizi korkutmasın kesinlikle çok rahat ve hızlı okunacak bir roman. Hatta bitirmek bile istemeyecek, bittiğinde etkisinden bir süre kurtulamayacaksınız. Atatürk'ün de bu kitabı çok sevdiği söylenir. Kitabı okuyunca emin olun nedenini de anlayacaksınız.
Okur Takip Önerileri
ÖLÜM SÜVARİSİ (UHTRED RAGNARSON)
Seriyle ilk kez Netflix'te yayınlayan "The Last Kingdom" dizisiyle tanışmıştım. Ardından kitaplarını okumaya başladım ve ikinci kitabı da en az ilki kadar heyecanlı ve soluksuz okudum. İlk kitabı okuyanların hatırlayacağı üzere Uhtred büyük Dan savaşçısı Ubba'yı öldürüp Saksonlar için büyük bir zafer kazanmış olsa da işler pek yolunda gitmez. Uhtred son Sakson kralı Alfred'in yanına gittiğinde zaferinin bir başkası tarafından üstlenildiğini görür. Üstelik olaylar bununla da sınırlı değildir. Uhtred her ne kadar bir Sakson soylusu olsa da yıllarca Danlar tarafından yetiştirilmiştir ve bu yüzden halk onu bir pagan ve kâfir olarak görür. Uhtred ise bu durumlar karşısında ayakta kalmaya çalışır ve bir gün toprağı olan Bebbanburg'u yeniden ele geçireceği umuduna tutunur. Fakat Dan ordusu bir kez daha son Sakson krallığı olan Wessex'i tehdit ettiğinde Alfred'in ve Saksonların en büyük umudu yine Uhtred'tir.
Tarihi roman severlerin zevkle okuyacağı bir seri Son Krallık. Olayları bizzat Uhtred'in ağzından öğrenmek ise hikâyeye ayrı bir hava katıyor. Alın okuyun derim.
Falih Rıfkı Atay Zeytindağı
Kitap adını I.Dünya Savaşı'nda 4. Ordu kumandanı olan Cemal Paşa'nın karargâhının bulunduğu tepeden(Zeytindağı) alıyor.
Falih Rıfkı Atay bu eseri ile tarihimizin en zorlu ve acılı dönemlerinden birini bizlere anlatıyor. I. Dünya savaşı sırasında Suriye Filistin Cephesinde Cemal Paşa'nın emrinde yedek subay olarak görev yapan Falih Rıfkı Atay bu dönemin bizzat şahidi olarak bizlere o acı dönemi, Mehmetçiğin yaşadığı zorlukları, ümitsizliği, bir imparatorluğun çöküşünü bizlere yalın ve sade bir dille anlatmış. Kitapta Osmanlı altınlarını alıp bizlere ihanet edenleri okudukça öfkelenecek, askere gönderdiği oğlunu bir umut dönmüştür diye istasyonda "Ahmet'imi gördün mü" diye soran bir anneyi okudukça gözleriniz dolacak.
Falih Rıfkı Atay'ın içinde bulunduğu dönemden dolayı Enver Paşa'ya yönelik sözlerini biraz fazla abartmış olduğunu düşünüyorum ama buna rağmen yakın tarihimizin gerçeklerini gözler önüne seren bir kitap Zeytindağı. Bu yüzden her Türk gencinin okuması gerekiyor.
Buda (Karen Armstrong)
Karen Armstrong çoğumuzun Buda olarak bildiği ama asıl adı Sidhatta Gotama'nın aydınlanma arayışını gayet anlaşılır ve harika bir şekilde anlatmış. Gotama bir gece ansızın bir karar alır ve bu karar sonucu ailesini terk ederek aydınlanma arayışına çıkar. Bu arayış sırasında kendisine bu yolda yardımcı olacak insanları arar. Tam yedi yıl boyunca ağır bir diyet uygular ve Nibbana(Nirvana)'ya ulaşmanın yollarını arar. Bu yedi yılın sonundan Gotama tam ümidini kaybetmiş bir halde bir ağacın altında otururken bir anda aydınlanmaya ulaşır ve hepimizin bildiği Buda(aydınlanmış kişi) olur. Ardından kendini insanlara bulduğu bu yolu öğretmeye adar. Kitap benim için gayet akıcıydı ayrıca yazarın kitabın sonuna terimlerin açıklayan bir sözlük eklemesi de çok hoş olmuş.
Ve Geldikleri Gibi Gittiler!
Şevket Süreyya Aydemir serinin ilk cildinde Atatürk'ün doğumundan 1919 yılına kadar olan hayatını anlatmıştı. Serinin ikinci cildinde ise Samsun'a çıktığı 1919 yılından İzmir'in kurtarıldığı 9 Eylül 1922 yılına kadar olan üç yıllık süre zarfında yaşadıklarını ve verdiği mücadeleyi anlatıyor. Kitap sadece Mustafa Kemal
Gaflet, Dalalet, Hıyanet!
Gaflet ne demek bilir misiniz? Etrafında gelişen olaylar hakkında habersiz olmak
Dalalet, yanlış yola sapmak
Hıyanet, ise hainlik demek
Kitabı okurken neden yazarın bu kelimeleri kullandığını daha iyi anlayacaksınız.
Con Sinov'un ilk kitabını bitirdikten sonra ikincisini de heyecanla beklemiştim. İkinci kitabı da yine ilki kadar heyecanlı ve soluksuz okudum. Kitap Mustafa Kemal'in Samsun'a gitmeden önce İstanbul'da altı ay boyunca neler yaptığını neler yaşadığını anlatıyor. Aynı zamanda haksız yere idam edilen Boğazlıyan kaymakamı Mehmet Kemal Bey'e, İzmir'in işgalini de detaylıca anlatıyor. Kitabı okurken Mustafa Kemal'e tekrardan hayran kalmamak elde değil. Padişahın kızı ile evlenip rahat bir hayat sürme fırsatı varken o bunu yerine vatanını ve milletini kurtarmayı seçiyor. En yakın arkadaşları ya hapse atılmış ya ülkeyi terk etmiş. İngilizler ve Fransızlar ülkenin dört bir yanını işgal etmiş, Rum ve Ermeni çeteleri halka çeşitli zulümler yapıyor, padişah ülkeyi çoktan teslim etmiş, otoritesi sarayın sınırlarından çıkmıyor. Bu şartlarda bile bir an bile umudunu kaybetmeyip kurtuluş yolları arayan Mustafa Kemal'i okuyorsunuz. Kitapı okurken dinlemeniz için eklenen müzikler de çok iyiydi. Üçüncü kitabı iple çekiyorum.
Mussolini'yi Kurtarmak
Kronik Kitap çatısında İkinci dünya savaşı serisini okuyucularımıza sunan Selçuk Uygur bu sefer bizzat kendi yazdığı bir kitapla karşımıza çıkıyor.
Temmuz 1943'te savaş Mihver devletler için hiç iyi gitmiyordu. Doğu cephesinden Sovyet Rusya üstünlüğü ele geçirmiş ve Alman kuvvetlerine ağır darbeler indiriyordu. Diğer yandan ABD ve İngiltere'nin saldırıları Almanya'yı oldukça zor durumda bırakmıştı. Bunlarla birlikte Almanya'ya bir darbe de İtalya'dan gelir. Ülkeyi yirmi yıldır yöneten Mussolini bizzat kral tarafından görevinden alınarak hapsedilir ve savaştan çekilmek için müttefiklerle görüşmelere başlar. Bunun üzerine Hitler dostu ve müttefiki Mussolini'nin kurtarılması için emir verir. Amaç Mussolini'nin kurtarılıp yeniden İtalya'nın başına geçirilmesi ve İtalya'nın savaşa devam etmesidir. Kitap bizlere bu olayları akıcı fotoğraflarla zenginleştirerek anlatıyor.
Disney tarafından 2012 yılında beyaz perdeye de aktarılan John Carter'ın Mars'taki maceralarını anlatan Barsoom serisi başta Carl Sagan ve James Cameron gibi birçok ünlü isme ilham kaynağı olmuştur.
Amerikan ordusunda bir yüzbaşı olan John Carter Amerikan İç Savaşı'nın bitmesiyle Arizona'da altın madeni ararken kendini hiç beklemediği bir anda Mars'ta bulur. Beş metreyi bulan boyları, yeşil tenleri ve korkutucu görünümleri ile son derece vahşi olan Mars yerlileri ile karşılaşıyor. Yükseğe zıplama, çeviklik gibi Mars'ta kazandığı yeni yetenekleri sayesinde bu vahşi topluluğun saygısını kazanıyor. Gelin görün ki Mars'ta yaşayan tek canlı türü bunlar değil. Kızıl ırk denilen ve insanlara benzeyen bir topluluk daha var. Marslılar tarafından esir alınan Mars'ın güzel prensesi Dejah Thoris'te bu kızıl ırka mensup. Carter Dejah Thoris'i görür görmez ona aşık olur ve ikisinin arasında özel bir bağ oluşur. John Carter artık giderek ölmekte olan bu gezegende hem hayatı hem de aşkı için mücadele etmek zorundadır.
Yazıldığı dönem de düşünülünce (20. yüzyılın başları) gayet başarılı bir eser. Ben okurken oldukça keyif aldım. Fantastik-Kurgu sevenlerin zevkle okuyacağı bir eser. Ayrıca izlemediyseniz Disney tarafından 2012 yılında çekilen "John Carter İki Dünya Arasında" filmini de izlemenizi öneririm.
DAVE GURNEY, YILAN AVI
Dave Gurney geri döndü :D
John Verdon kesinlikle polisiye türünün en iyi isimlerinden biri ve bunu bir kez daha kanıtlıyor.
Dave Gurney, bu sefer en zorlu cinayet davası ile karşı karşıya. Kafası ve parmakları koparılmış bir ceset. Herkes suçu kimin işlediğinden emin, bütün kanıtlarda eski tenis yıldızı ve uyuşturucu satıcılığı gibi kirli işleri olan Ziko Slade'i gösteriyor. Ama ya her şey aslında zekice kurgulanmış müthiş bir yanıltmacaysa?
Dave olayı araştırdıkça olayla ilgili inanılmaz bulgular elde ediyor hem de her şey içinden çıkılmaz bir hâle geliyor. Üstelik haksız yere suçlu ilan ediliyor ve emniyet güçlerinin hedefi hâline geliyor. Gurney artık ustaca planlanmış bu cinayeti çözüp katili bulmak ve üzerine atılmış suçlardan kendini temize çıkarmak zorunda.
Okurken elinizden bırakamayacak, bittiğinde ise hiç bitmemiş olmasını dileyeceksiniz ve John Verdon'un kalemine hayran kalacaksınız.
Gaius Julius Caesar Octavianus Augustus
Julius Caesar'ın varisi
Roma'nın ilk imparatoru
Roma vatanının babası
İmparatorluğun biricik muhafızı
Bunlar onun için söylenenlerin sadece bir kısmı
Gaius Julius Caesar Octavianus Augustus
Muhtemelen Roma tarihi denince çoğu insanın aklına "geldim, gördüm ve yendim" sözlerini söyleyen Julius Caesar gelir. Ancak çok az kişi
Yirmi sekiz Mehmed Çelebi'nin Fransa Yolculuğu
Yirmi sekiz Mehmed Çelebi, 1720-1721 yılları arasında Lale Devri'nin ünlü isimlerinden Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından Batı'da yaşanan gelişmeleri daha yakından takip etmek amacıyla Fransa'ya gönderilmiştir. Bu yolculuğu sırasında gördüklerini Sadrazam İbrahim Paşa'nın isteğiyle yazmış ve böylece günümüze ulaşan bu sefaretnamesi ortaya çıkmıştır. Okuması oldukça zevkli olan bu eser aynı zamanda bize o dönem hakkında önemli bilgiler sunar. İyi bir gözlemci olan Mehmed Çelebi yolculuğunu, Fransa'ya barışını, insanların ona ve yanındakilere tepkisini, Fransa Kralı XV. Louis(kendisi o sırada 10 yaşındaydı) ve devlet adamları ile olan temaslarını renkli ve eğlenceli bir dille anlatır. Kendisini en çok şaşırtan da opera olmuştur. Osmanlılar opera ile ilk kez onun sefaretnamesi vasıtasıyla tanışırlar. Üstelik bu seyahatin önemli bir katkısı daha olmuştur. Mehmed Çelebi'nin oğlu Said Efendi'de bu seyahat sırasında babasının yanında bulunmuş ve İstanbul'a döndüklerinde İbrâhim Müteferrika ile birlikte ilk matbaayı kurmuştur.
Dergâh yayınları beklediğimden çok daha iyi bir eser ortaya çıkarmış. Size önce konu hakkında bilgi sahibi olmanız için kısa bir bilgi veriyor ardından eseri günümüz Türkçesi ile o dönemin Osmanlı Türkçesini veriyor. Ayrıca o dönemde Avrupalılar tarafından yapılan Mehmed Çelebi'nin bu seyahatini anlatan resimlerle de süslenmiş. Tarihe ilgisi olan herkese tavsiye ederim.
Yarının Adamı Mustafa Kemal
Com Sinov'u Twitter'da yazdığı bilgi sellerinden tanıyorum. Yazdığı bilgisellerini hayranlıkla okurdum ve bir gün Twitter'da gezerken Mustafa Kemal hakkında bir kitap yazdığını görünce mutlaka almam gerek diyerek aldım. Kitapta ilk dikkatimi çeken hususlardan biri kitabın adı olan "Yarının Adamı" oldu. Kitabı okuyunca anlıyorsunuz ki Mustafa Kemal bu sözü Suriye'de görev yaparken kendisi gibi asker olan arkadaşı Müfit'e söylemiş. Kendisi ve arkadaşına rüşvet teklif edildiğinde bunu söylemiş "Sen yarının adamı mı olmak istersin yoksa bugünün mü? Eğer yarının adamı olmak istiyorsan o paraları almazsın" diyor ve ikisi de rüşveti kabul etmiyorlar. Kitap daha ilk sayfalardan farklı anlatım tarzıyla sizi kendisine çekiyor. Okurken sanki bizzat olayların içinde gibi hissediyorsunuz. Kitap Mustafa Kemal'in öğrencilik yılları ile 1918 yılında İstanbul'a gelişine kadar geçen sürede yaşadıklarını anlatıyor. Öğrencilik yılları, askerlik görevine başlaması, zindana atılması, İttihat ve Terakki ile ve özellikle Enver Paşa ile olan fikir ayrılıkları, Trablusgarp'taki faaliyetleri, Vahdettin'in Almanya seyahatinde refakatçi olarak yanında olması, Çanakkale ve elbette Birinci Dünya Savaşı'nda oynadığı büyük rol bizlere akıcı bir dille anlatılmış. Okurken elinizden kolay kolay bırakamayacaksınız.
İnsanlar
(Spoiler)Matt Haig uzun m zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve nihayet sonunda bir kitabını okumaya muvaffak oldum. Kitabın konusundan biraz bahsedecek olursak; Andrew Martin isminde meşhur bir matematik profesörü insanlık için son derece önemli bir hipotezi keşfeder ancak bir anda ortadan kaybolur ve geri geldiğinde ise çırılçıplak bir şekilde etrafta dolanmaya ve tuhaf davranışlar sergilemeye başlar. Andrew'in eşi de oğlu da ona ne olduğunu anlayamaz. Ancak hiçbirinin bilmediği bir şey vardır. O kişi Andrew Martin değil, onun kılığına girmiş bir uzaylıdır. Bu uzaylı Andrew'in keşfine engel olmak için dünyaya gelmiş ve onun şekline bürünmüştür. Andrew(ondan artık bu şekilde bahsedeceğim) başlarda dünyadan ve insanlardan nefret eder ancak zaman içerisinde insanlardaki iyi yönleri gördükçe fikirleri değişmeye başlar ve bu süreç içerisinde Andrew'in en iyi bağ kuruduğu kişi Newton isminde bir köpektir. Bizlerde Andrew'in bu değişimini tebessümle okuyoruz. Ben şahsen kitabı okurken oldukça keyif aldım ve sanki bir Hollywood filmi izler gibi hissettim. Umarım bir gün filmini de izleriz. O zamana kadar kitabıyla yetinelim :)
Yarının Adamı Mustafa Kemal
TEK ADAM herşey bitti denilip, umutsuzluğun kol gezdiği bir dönemde umudunu asla kaybetmeyen ve mücadele etmekten asla geri durmayan Mustafa Kemal'in hayat hikayesi.
Atatürk'ün hayatını bizlere anlatan bu eser üç ciltten oluşuyor. İlk cildi Atatürk'ün doğumundan başlayıp Samsun'a çıktığı güne kadar olan hayatını anlatıyor.
SENİNLE BİR RANDEVUMUZ VAR BAY 658!
Eğer benim gibi polisiye romanlarını seviyorsanız elinizden bırakmayacağınız bu seriye başlamanızı mutlaka tavsiye ederim. Sherlock Holmes ve Hercule Poirot gibi meşhur polisiye romanlarını (ve filmlerini) okumuş biri olarak size rahatlıkla söyleyebilirim ki Dave Gurney serisi en sevdiğim polisiye serisidir. Ben bu seriyle ilk defa lisede bir
Bataklıklar Ülkesinden Beyaz Zambaklar Ülkesine
Okuyana kadar Atatürk'ün bu kitabı neden bütün okullarda okutulmasını istediğini anlayamamıştım ama kitabı bitirdiğimde bunun nedenini çok iyi anladım. Finlandiya bugün BM'in yaptığı sıralamaya göre en iyi eğitim seviyesine, yüksek bir refaha sahip bir ülke ve halkı da dünyanın en mutlu halkı arasında bulunuyor. Peki Finlandiya'nın her zaman böyle olmadığını biliyor muydunuz? Finler ülkelerine "Suomi" derler, anlamı "bataklıklar ülkesidir". İşte bu kitap Finlandiya'nın bataklıklar ülkesinden nasıl Beyaz Zambaklar ülkesine dönüştüğünü bizlere anlatıyor. Bereketsiz topraklara ve zengin yeraltı kaynakları bulunmayan bu ülke nasıl oldu da bugün dünyanın en müreffeh ve mutlu ülkeleri arasında yer alıyor. Bu kitabı okudukça nasıl olduğunu anlayacaksınız ve Atatürk'ün neden bu kitabın okutulmasını istediğini de. Türkiye'nin de bir gün muasır medeniyetler seviyesine yükselmesi ve bir Finlandiya olması dileğiyle. Unutmayın bu ülkeyi beyaz zambaklar ülkesi yapmak sizin elinizde.
Monte Cristo Kontunun İntikam Hikâyesi
(Spoiler)Monte Cristo kontu ile ilk defa Ezel dizisi ile tanışmıştım. Monte Cristo kontu romanından uyarlandığını öğrenince kendime "mutlaka bu kitabı okumalıyım" demiştim. Ancak okumak ancak bu yıl nasip oldu. Gelelim kitabın konusuna: Hikâyemizin baş kahramanı olan Edmond Dantes iyi yürekli, onurlu, işine son derece bağlı ve bir o
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,9bin okunma
Kader Her Şeydir!
(Spoiler)Hikâyemiz MS. IX. yüzyılda Dan yani Viking işgali altındaki İngiltere'de geçiyor. İşte kahramanımız Uhtred'in hikâyesi de tam olarak burada başlıyor. Northumbria'da soylu İngiliz bir ailenin oğlu olarak doğan Uhtred babasının Danlar ile yaptığı savaşta ölmesi üzerine on yaşındayken büyük Dan savaşçısı Ragnar tarafından esir alınır. Ancak Ragnar Uhtred'i çok sever ve onu kendi oğlu gibi büyütür. Uhtred'de Ragnar'ı bir baba ailesini de kendi ailesi gibi görür ve yıllarca onlarla birlikte yaşar, onlarla birlikte savaşır, eğlenir ve üzülür.İngiliz olarak doğmuş olsa da bir Dan gibi büyüyen Uhtred zaman zaman kendi kişiliğini de sorgular. Vahim bir olayda Ragnar'ı ve ailesini kaybeder. Ardından yolu İngiltere'de Dan işgali altında olmayan son krallık olan Wessex krallığı'nın hükümdarı Alfred ile birleşir. İşte Uhtred'in maceralarla, savaşlarla, ihanetler ve aşkla dolu olan efsanevi hayatı da başlamış olur. Netflix'te popüler hâle gelen The Last Kingdom dizisini izlediyseniz konuya çok yabancılık çekmeyeceksiniz ancak şunu söylemeliyim kitabın büyük bir bölümü Uhtred'in çocukluğunda geçiyor ve dizinin ilk sezonunun neredeyse yarısı burada anlatılıyor. Eğer tarihi romanlara ilgiliyseniz Son Krallık tam size göre okurken Uhtred'in hem ne kadar şanslı hem de ne kadar şanssız bir insan olduğunu söyleyip duracaksınız. Şimdiden iyi okumalar.
İsa'nın Hayatı ve İsa'dan sonraki Hıristiyanlar
(Spoiler)Kitap toplamda beş bölümden oluşuyor. ilk bölümde İsrailoğulları'nın tarihi serüvenini sizlere kısa bir özetle anlatıyor. İkinci bölümde İsa'nın doğumundan önceki Filistin coğrafyası hakkında bilgiler veriyor. Bilhassa o dönemde bölgeye hakim olsan Romalılar ve o dönemde yaşayan Esseniler ve Ferisiler gibi Yahudi mezhepleri hakkında. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde İsa'nın hayatı, verdiği tebliğ, o dönemki Yahudiler ile olan ilişkisi ve ölümü yani çarmıha gerilmesini anlatıyor. Beşinci ve son bölümde de İsa sonrası Hıristiyanlar (özellikle Pavlus'un faaliyetleri burada mühimdir.) ve onların faaliyetleri hakkında önemli bilgiler veriyor. Eğer benim gibi dinler tarihi ile ilgiliyseniz mutlaka okuyun derim. Bekir Zakir Çoban hocanın kendisinden ders alma fırsatım olduğu için çok şanslıyım ve kendisi Türkiye'de bu alanda çalışan önemli isimlerden.
