Denizden geldi denize gitti hemde en kuytu karanlıkların derinine.
Elinde şapkasıyla, kendini barjuvaların ortamında bulmasıyla başlar hayatı, çok etkilendiği Ruht'la ve barjuvaların sosyopat edebi ve sanat gösterilerine, tüm benliğiyle düşer.
En çokta ta Ruht aşkıyla etkilenerek kendini, edebi Yazarlığa isteğinde bulunur, Ruht' ta bu aşk fark ederek hayat mücadelesine ışık saçarak yürümesine sebep olur ama ne yazıki bir evreye kadar.
Martin hayat mücadelesinde ve onun çok sevdiği arkadaşı Brissenden yaşadığı acısı tarifi olamayan sefalet hayatları olan arkadaşı kaybeder ve hayat aşkı Ruht'a kendisini terk eder, terk etmesinin nedeni Ruht'ın ailesinin istemesinden dolayı.
Yaşadığı kayıplardan sonra, yazarlık mücadelesi başarıyla tamamlayarak sonunda dünyanın en iyi yazarlar arasına giriyor.
Kitap hakkında eleştirmek gerekirse, Jack London bu kitabının sonunu böyle bitirmesi üzücü olmuştur tüm okurlara.
Ve ayrıca baş karekterine Ruht'a karekterine haksızlık bir yapmıştır. Martine de haksızlık olmuştur.
Çünkü Martin bir nevi Ruht'ın sayesinde dünyaca bir yazar olmuştur.
Martin Raht'ı af edip, hayat hikayesi daha güzel olabilirdi. Yada Raht martini terk etmemesi gerekir ki, Martin başarana kadar.
Ama Ne yazıki Martin karanlıkların en kuytu derinliklerinde gidiyor.
Kısa ve öz, af edici olun, yaradan af ettikten sonra siz af etmeseniz ne yazar.
Af etmek merhametir, vicdanıdır, iyiliktir ve sevgidir