Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Uyandım. yaşadığıma bir daha şükrettim. birazdan kalkacaksın. odan can bulacak. eşyalar kirpik kirpik uyanacak. aynam bayram yeri. Su değil parmakların akacak musluktan. Terlikler ayaklanacak. Giyindiğin herşey teninle sarhoş. Pencere, korunun rüzgarıyla öpecek ensenden. Işık, ışığa karışacak. Ben bütün bunların ortasında titreyerek bakacağım sana. İnsan nasıl ağlamaz bu büyük masala. Günaydın beni doğuran sabah.
Hepimiz bir şey bekleriz. Mesela ben, hayatım boyunca bir şeyler bekleyip durdum, bütün hayatım boyunca sanki tren istasyonunda bekler gibiydim, bütün zaman boyunca sanki yaşadığım hayat gerçek değildi de bir tür bekleyişti.
İnsan, öyle bir hatırlama yeteneğiyle donatılmıştır ki kendi sınırlarının farkına yine kendisi varır. Anılar bizi saldırılara açık, acı çekmeye hazır kılar.
İnsanların en belli başlı niteliği her şeye inanmaya hazır oluşudur. Öyle olmasa kilise iki bin yıldır inanırlılığını koruyabilir ve ayakta kalabilir miydi?