Bildirildiğine göre, adamın biri bir gün İbn-i Mesûd (r.a)'a içini kemiren bir günahını söyleyerek tevbesinin kabul edilip edilmeyeceğini sorar.
İbn-i Mesûd söylediklerini duyunca yüzünü ondan çevirir, sonra adama bakarak göz pınarlarının yaşardığını görür, o zaman ona der ki;
“Cennetin sekiz kapısı vardır, hepsi açılır ve kapanır, yalnız tevbe kapısı müstesna, onun başında her zaman nöbet tutan bir melek bulunur ve hiçbir zaman kapanmaz. Bunu bilerek iyi amel işle ve sakın umudunu kesme.”
Rivayete göre Hatem ül-Asam (r.a)'a namazı nasıl kıldığı hakkında soru soruldu, o da şöyle cevap verdi; “Namaz vakti girince güzel bir şekilde abdest alır, namaz kılacağım yere varırım, âzâlarım yerine otursun diye önce bir müddet otururum. Sonra kalkar, kaşlarımın arasında Kabe, ayaklarımın altında Sırat Köprüsü, sağımda cennet, solumda cehennem, arkamda ölüm meleği olan Azrail varmış gibi farz ederek ve kılacağım son namazmış gibi kabul ederek korku ve ümit arası bir ruh hali içinde usulüne uygun bir tekbir alarak namaza dururum.