Sustukça çoğalan fakat sessizliğe dayanamayan, hayatını paradokslar yaratmak ve bunlar içinde yaşamaya adamış yeni neslin sıradan kişisi. Zamanda kaybolma dürtüsüne başkaldıran insan.
Gerçekten de, insan ilişkilerinde imrenmenin değil de haset duygusunun bu kadar yaygın olmasının gerisinde, upuygun fikirlerle sevinçlenmenin ender, bulanık fikirlerle kederlenmeninse epeyce yaygın olması yatar. Oysa, yukarıda değindiğim gibi, uygun fikirlerle sevinçlenmis
ve böylece eyleme gücünü arttırmış bir insan, Spinoza ya göre her zaman yakınımızda olmasını isteyeceğimiz biridir. Bu kişi tam da upuygun fikirlerle eyleyeceğinden,
Doga/Tanri daki zorunlu nedenselliğin sezgisiyle benimde dogal varkalma çabamın gereği olan devinimlerimi anlayacak, destekleyecek, hatta tetikleyecektir; benim de
upuygun fikirlerle sevinçlenmemden ve böylece eyleme gücümün artmasından ürkmek şöyle dursun, kendisiyle
ortak sezgiyi paylaşmamdan ötürü hakikatin çoğalacağını, yani Doga/Tanri ya ilişkin sezgimizin genişleyeceğini bilecektir. Bir erdemli kişinin kendisine faydas, iki erdemli kişi olmakla artar, üç, dört ve giderek ne kadar çok erdemli kişi kentte bir arada bulunursa, her birinin kendi başına erdemli olmaktan kazanacağı faydanın çok daha fazlası
bu birliktelik sayesinde elde edilir.