"zem, zem.."
Bir ananın gözyaşları rahmet, kanayan yüreği kaynak olmuştu. Bu su, ananın şefkati gibi, hiç bitmeyecek; kızgın çölde anayı temsil eder gibi akacaktı. Kıyamete kadar gözyaşlarımla bereket bulacaktı.
Zemzem, bir ananın hayat çığlığıydı.
Zemzem, bir ananın gözyaşlarıydı.
Zemzem, bir ananın aczi hatrına yokluktan var
Yüce Allah'a ve ahirete inananların dünya hayatları tıpkı evi olan insanların güç içindeki hayatları gibi anlamlıdır, güvenlidir. İnanmayanların durumu ise evsiz bir insanın hâli gibi güvensizdir.
"Gerçek, Rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin"(Kehf suresi-29)
İnsan küfrü seçerse, Allah onda küfür fiilini yaratır, o da sapar. İnsan imanı seçerse, Allah onda iman fiilini yaratır, o da hidayete ulaşır.
Nora o an bir kara delik olmadığına karar verdi. Aslında volkandı. Volkanlar gibi o da kendinden kaçamazdı. Olduğu yerde kalıp çorak toprakları zenginleştirmek zorundaydı.
İÇİNDE BİR ORMAN BÜYÜTEBİLİRDİ.
Olmamız gereken tek bir kişi var. Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var. Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe. Onun için bu hayatımızdaki insanlara iyi davranalım. Arada bir başımızı kaldırıp yukarı bakalım çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz.
Her şeyin tümden yok olmasının an meselesi olduğunu biliyordu. Böylece ne yazacağını düşünmeye çalışmaktan vazgeçip aklına gelen ilk şeyi, dıştaki bütün yıkımları yenebilecek asi ve sessiz bir kükreyiş halinde hissettiği şeyi yazdı. Bildiği tek gerçeği, artık onu gururlandıran ve hoşnut eden gerçeği, kabullenmekle kalmayıp varlığının her bir ateş gibi zerresiyle sonuna kadar kucak açtığı gerçeği Kalemin ucunu kâğıda iyice bastırarak, büyük harflerle, birinci tekil şahısta ve şimdiki zamanda, çabucak ama ne yaptığını bilerek bu gerçeği yazıverdi.
Olası her şeyin başlangıcı ve tohumu olan bir gerçek. Geçmişte lanet, artık bir lütuf olan. Sonsuz sayıda evrenin gücünü ve potansiyelini içeren tek bir sözcük.
YAŞIYORUM.
Acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey çok daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu. Biri olmadan öbürünün de olamayacağını. Tabii ki farklı düzeylerde ve miktarlarda. Ama hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak yaşadığımız hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar."
"Her yaşam milyonlarca seçim ihtiva eder. Kimi büyük, kimi küçük. Fakat bir kararın yerine başka bir karar geçtiğinde, bütün sonuçlar değişir. Dönüşü olmayan bir sapma gerçekleşir ve bu da başka sapmalara yol açar.
Bütün okullu çocuklar gibi benim de dünya yuvarlaktır diye tekrarlayabiliyor olmam ne işe yarayacak? İnsanın yeryüzünde keyif almak için sadece azıcık toprağa, altında istirahat etmek içinse çok daha azına ihtiyacı var.