O zaman düşündü ki insanlar yalnız kendi saadetlerini iyice duymak için yalnız başkalarının felaketlerini arar ve hodbinliklerinin böyle bazı nevilerine fazilet unvanı vererek mesela aldatılan bir kocayı ikaz etmeyi "ahlak" addederler. Halbuki bunun aslı, başkasının felaketinden duyulan vahşi zevk, kendisini ondan mesut görmek için hazırlanmış garip bir delildir.
Zenginlik peşinde koşmak, bir fazilet haline getirilmesinden doğan facia, bir kanser gibi, hayatlarımızın bütün damarlarına işlemişti. Bununla kanun ve toplum hayatımızı fesata uğratıyorduk.
İnsanoğlunun yaratılışının gereğidir; insan kendi mutluluğundan yalnız kendinin haberdar olması ile kanaat etmez, herkesi de haberdar etmek ister. Hatta bir insan esasında mutlu değilse bile, etrafa kendi mutluluğunu inandırmak için hilekarlığa ve yalancılığa bile düşer.