Caramon ve babası başkalarına çok güvenirlerdi, insanların iyi olduğuna inanmaya dünden hazırdılar. İkisi de kolaylıkla kandırılabilirdi. Hiçbir karşılık beklemeden kimse saatlerini başkasına bakmak için harcamazdı. Hiç kimse...
Bunu yapacağım; hayatımda bundan başka hiçbir şeyin önemi yok... Hayatımda bundan başka hiçbir an yok... Bu anda doğdum ve eğer başarısız olursam bu anda öleceğim...
"Neden onları dövmeme izin vermediğini anlamıyorum," diyerek yakındı Caramon.
Çünkü, diyerek sessizce yanıtladı Raistlin, ne olacağını biliyorum, nasıl biteceğini. Onları zarifçe dile getirdiğin şekilde 'döverdin', kardeşim. Sonra da ayağa kalkmalarına yardım eder, sırtlarına vurur, aslında bunu demek istemediklerini bildiğini söylerdin ve sonunda hepiniz çok iyi arkadaşlar olurdunuz. Benim dışımda... 'Sinsi' dışında... Hayır, dersi ben vereceğim. Sinsi olmanın ne demek olduğunu öğrenecekler.
Hayatta öyle yaralar var ki, ruhu inzivadayken cüzam gibi yer, kemirir. Bu acıları kimseye belli etmek de olmaz zira inanılmaz acıların nadir görülen olaylardan sayılacağı kanısı yaygındır.
Paranın bütün dünyevi kötülüklerin anası olduğuna yürekten inandığımızı ve paralı birinin asla cennete giremeyeceğini düşünürsek insanın şehirdeki faaliyetleri karşılığında para kazanması gerçekten acayiptir. Kendimizi ne kadar da mutlulukla bırakırız lanetlenmenin kucağına!
Balığı yalnızca kendini yaşatmak, pazarda satmak için öldürmedin" diye düşündü. "Biraz da gururun, balıkçılık gururun için yaptın. Balıkçısın sen. Onu canlıyken de beğeniyordun. Öldürdükten sonra da seviyorsun. Onu sevdiğine göre öldürmen hiç de günah değil. Ya da katmerli günah mı yoksa?"
"İnsan kocayınca çalar saat gibi oluyor" diye güldü adam. "İhtiyarlar niye öyle şafakla uyanırlar bilmem. Günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi acep?"