Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Metin

Anlatıldığına göre sahici muhabbet, şu üç davranışta belli olur: 1 - Aşık, sevdiğinin sözünü diğerlerinin sözlerine tercih eder. 2 — Aşık, sevgilisi ile oturup kalkmayı başkaları ile birarada olma-ya tercih eder. 3 — Yine aşık, sevgilisinin rızasını kazanmayı, başkalarının hoşnut-luğunu elde etmeye tercih eder. (El Münteha - Nam Kitapta da böyledir.)
Reklam
Leylâ ile Mecnun'un aşk hikâyesini herkes duymuştur» Mecnuna adın nedir diye sorarlar, «Leylâ» diye cevap verir. Bir gün yine Mec-nuna «Leylâ ölmedi mi» derler. «Hayır, Leylâ kalbimde yaşıyor ölmedi, Leylâ benim» diye karşılık verir. Yine bir gün Mecnun, Leylâ'nın evi önüne gider ve gözlerini gök yüzüne diker. Ona «ey Mecnun, gök yüzüne değil, Leylâ'nın odasının duvarına bak, belki onu görürsün» derler. O böyle diyenlere «gölgesi Ley-lâ'nın evine düşen yıldız bana yeter» diye cevap verir.
AŞK «Sevgi» canlı varlığın, haz veren bir nesneye karşı meyil duymasıdır. Söz konusu meylin pekişip güçlenmesi haline «aşk» denir. Aşk duygusu, aşkın sevgilisine kul olması ve sahip olduğu her şeyi uğrunda feda etmesine yol açacağı bir dereceye varabilir. Züleyha'nın Hz. Yusuf'a (A.S.) karşı duyduğu aşkın ne dereceye vardığına bir baksana! Kadının bütün servet ve güzelliği bu uğurda gitmiş. Yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığının var olduğu söylenir, hepsini Hz. Yusuf'un (A.S.) aşkı uğruna harcamış, «Bu gün Hz. Yusuf'u gördüm» diyen herkese eline geçeni zengin edecek değerde bir mücevher vere vere elinde hiç bir şey kalmamış.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Söylendiğine göre deve sarhoş olduğu zaman kırk gün yem yemez ve her zaman taşıdığının bir kaç katı kadar yük sırtına vurulsa yükleneni taşımazlık etmez. Çünkü kalbinde sevgilisinin hatırası kıpırdayınca artık ne yem yer ve ne de ağır yük taşımaktan kaçınır, sebep sevgilisine karşı duyduğu şevktir.
Mü'minlerin Allah'ı sevmesi, O'nun emrine uymakla, ibadetine koş-makla ve hoşnutluğunu aramakla olur.
Reklam
İnsanoğlu hesabına en büyük tehlike kaynağı, midenin doyumsuz ar-zularıdır. Hz. Adem (A.S.) ile Havva'nın huzur ve istikrar yurdundan (cen-netten) çıkarılarak horluk ve yokluk diyarına (dünyaya) gönderilmeleri-nin sebebi odur.
Vehb İbni Münebbih (rehimehullahu) in anlattığına göre peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş. Allah da ona «seni affettim» diye bildirmiş. Peygamber de bu bildiriye karşı «Allah'ım, hiç bir günah işlemedim ki, neyimi affediyorsun» demiş. Bunun üzerine Allah boyun damarlarından birine hızla atmasını emretmiş, Peygamber o gece uyuyamamış. Gün ağardığı zaman sabah meleği yanına gelince boyun damarının hızlı atışından ötürü çektiği rahatsızlıktan ona yakınmış. O zaman melek ona şöyle demiş, «Allah'ın sana diyor ki, elli senelik ibadetinin sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile karşılayamaz.»
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki: — Çok yeyip içerek kalbi öldürmeyin. Çünkü çok sulanmış bitkinin kuruması gibi oburluk da kalbi öldürür.»
Oburluk, anlayış ve bilgi azlığına yol açar, mide şişkinliği. zekâ kes-kinliğini giderir.
Oburluk, anlayış ve bilgi azlığına yol açar, mide şişkinliği. zekâ kes-kinliğini giderir.
Reklam
Hz. İbrahim (AS.) işlediği bir günahı hatırlayınca baygınlık geçirir ve kalbinin çarpıntısı (neredeyse) bir mil uzaklıktan duyulurdu. Allah'ın emri ile bir gün kendisine Cebrail (A.S.) gelir ve der ki, «Allah sana selâm ediyor ve —dostundan korkan bir dost gördün mü— diye soruyor. Hz. İbrahim (A.S.) Cebrail'e şöyle cevap verir; «Ey Cebrail! Kusurum aklıma gelince ve cezasını da düşününce dostluğumu unutuyorum.» İşte peygamberlerin, velilerin ve salihlerin tutumu budur. Ötesini var sen düşün.
Müminin korku ile ümit arasında bulunması gerekir. Buna göre bir yandan ümit kesmeksizin Allah'ın rahmetini beklerken diğer yandan ibadet hali içinde çirkin hareketlerden vazgeçerek Allah'a tevbe eder.
İşleri, bugün yürüdüğü gibi gözönüne alacak olursak İslâmı, batmak üzere olan bir gemiye benzetebiliriz. Onu kurtarmaya yardımcı olabilecek her ele, ancak geminin üstünde ihtiyaç vardır. Fakat, Kur'ân-ı Kerîm'e kulak verip şu âyetini anlamadıkça bu gemiyi batmaktan kurtarmak mümkün değildir: "İçinizden Allah'ı ve âhireti umanlar için, Resûlullah'ta tam bir örneklik vardır" (Ahzâb: 21).
Gerçek odur ki, İslâmın ilk hedef ve esaslarının çoğu üzerine sahte bir renk vurulmuştur. Bu da, eksik fakat herkes tarafından kabul edilegelen teviller yüzünden olmuştur. Kendilerini ilk kaynağa tekrar götürüp anlayışlarını buna göre düzeltmeyen Müslümanlar, karşılarında İslâm ve ondan olan herşey nâmına, yüzü değiştirilmiş ve bozulmuş bir şekilden başka birşey bulamıyacaklardır.
Bizden evvelkiler için en büyük kuvvet iken biz imanımızı inkâr ediyoruz. Onlar bununla iftihar ederken biz imanımızdan utanıyoruz. Onlar bütün cihana müsamaha ve iyilikle gönüllerini açtıkları halde biz benciliz, gönül fukarasıyız. Onların kalbi imanla dolu iken bizimki bomboş...
1.935 öğeden 1.561 ile 1.575 arasındakiler gösteriliyor.