Tut kendini yüreğim, tut kendini!
Ve siz, ey sinirlerim, gevşemeyin birden;
Gerilin, destek olun bana!
Beni unutma mı dedin? Hayır, zavallı ruh,
Şu çalgın kafa durdukça çıkmayacaksın içinden,
Seni unutmak ha? Aklımın karatahtasından
Silerim de bütün boş anıları,
Bütün kitaplarda yazılan, çizilenleri,
Gençliğimden, öğrenciliğimden kalanları,
Yalnız senin buyruğun kalır.
Beynimin defterinde, yapraklarında,
Ivır zıvır bütün bildiklerimin üstünde,
Evet, yemin Allah’ıma, o kalır yalnız.
Ah bu katı, kaskatı beden bir dağılsa,
Eriyip gitse bir çiy tanesinde sabahın!
Ya da Tanrı yasak etmemiş olsa
Kendi kendini öldürmesini insanın!
Tanrım! Ulu Tanrım! Ne bunaltıcı, ne berbat,
Ne tatsız, ne boş geliyor bu dünya bana!
Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.
Görüyor musun Sanço dostum, dedi. Şu alçak ve ahlaksız düşman nasıl her yerde karşıma çıkıyor? Kitaplarımı çaldı, tepelemek istediğim devleri yel değirmenine çevirdi, şimdi de beni sevgili Dulcinea’mı görme zevkinden mahrum ediyor. Dünyada benden bahtsız bir şövalye var mıdır acaba?