Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İçinizden biri

İçinizden biri
@Hicliktebiri
Kitap Okumayan Herkes Cehâletin Saâdetini Yaşamaya Mahkûmdur… ~Muhabbet etmek için yazmayın~
47 okur puanı
Ekim 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
İdeal için ızdırap çekmek zevktir; ideal için düşmek yükselmektir; ideal için ölmek yaşamaktır.
Sayfa 72
Reklam
Zâhidâ! Aç gözün, sahraya bak da, ibret al! Şu direksiz kubbe-i semâya bak da, ibret al! Görmek istersen, Cenâb-ı kibriyânın kudretin, her sabâh, seher vakti, dünyâya bak da ibret al! Pâdişâh olsan da, derler “er kişi niyyetine”, Var, musallada yatan mevtâya bak da, ibret al! Bir kefendir âkıbet, sermâye-i beğ ve fakîr, varlığa mağrur olan, mecnûn değil de, yâ nedir?
Miraç Kandili
“Mîraç Aklın Bittiği Îmânın Başladığı Yerdir.” Recep Ayının 27. Gecesine denk gelip, Resulullah efendimizin göklere çıkartıldığı gecedir. Mîraç, hem ruh hem beden ile gerçekleşmiştir. Aklın eremeyeceği, anlayamayacağı çok şeyler vardır , peygamberlik makamında anlaşılır. Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki, İsra suresinin ilk ayetinde, Allah-û Teâlâ kudret ve azametinden nice acayip işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed Aleyhisselamı, Mekke’den Kudüs’e götürdüğünü bildiriyor. “İsra” kelimesi rüya için kullanılmaz. Uyanık iken, gece yürümek manasında kullanılır. “Sana [Miraçta] gösterdiğimiz temâşâyı insanlae için bir fitne kıldık” âyetinde Fitne de, imtihan demektir. Peygamberimiz Ümmihâni’ye Mirac’ı söyleyince, “Aman kimseye anlatma, kimse inanmaz ve inananlar da vazgeçer” buyurdu. Peygamberimiz ise, “Anlatmam lazım. İnanmayacak olan sonra da vazgeçer, çürük taşlar üzerine bina olmaz, ayrılacaklar şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın” buyurdu. Akıl durdu, zaman durdu, her şey durdu. Îman başladı. “Bu sebeple Miraç, aklın bittiği; îmânın başladığı yerdir.” “Miraç gecesinde iyi amel eden için yüz yıllık mükafat vardır.” [İ. Gazâli] “Recebin 27. Günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.” [İ. Gazâli] Miraç Gecesini ibadetle, gündüzünü oruçla geçirmelidir. Bu gece kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı Kerim okumalı, dua ve tevbe etmeli, sadaka vermeli; müslümanlaeı sevindirmelidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Milli Piyango Haramdır, Devlet Eliyle Dahi Olsa
“Oyunla meşgul olan el ve kalblere, boş ve bâtıl sözlere yazıklar olsun!” Hadîs-i Şerif [Beyhekî] 3 Çeşit Kur’a vardır. 1-Haram olan kur'a İştirakçilerinden birkaçı hariç, hepsi zarar eder. [Her çeşit piyango çekilişleri böyledir.] 2- Caiz olan kur'a İştirakçilerden hiç birinin zarar etmediği kur'a. [Gazetenin verdiği hediyeler
“Gönderdiğim belâya sabreden, nîmete şükreden, sıddıklarla beraber olur. Bunları yapmayan kendine başka Rab arasın!" [Tenbihü’l Gâfilîn] Kişi, hep sıhhat ve selamette olsa idi, bu ikisi onun helakı için kâfi gelirdi. Hadîs-i Şerif [İbn-i Asâkir]
Reklam
“Aziz Genç! Güzel Türkçemize sûikasd umûmî mânâsıyla İslâm’a sûikasdin bir cüz’üdür! Unutma ve afvetme! Afvetme ve fiiliyâtta bu sûikasdin hâinler veya gâfiller kadrosu içinde yer alma! Kullandığın lisân bir alâmet-i fârika gibi senin müslümanlığını haykırsın!”.. -Ü.K.M.
Ekonomiye Şer’i bir Bakış
Birkaç sene evvel, Nominal GSYH ekonomi verilerinde [Ülke sınırları içinde, belirli bir dönemde üretilen nihâi mal ve hizmetlerin toplam parasal değeri ölçümünde] Türkiye olarak, Dünya sıralamasında [208 ülkenin de içinde bulunduğu 215 kişilik listede] 21. sırada idik. Şimdi ise 18. Sıraya yükselmiş bulunmaktayız, ki bu Dünya’nın en büyük 20
“Rembo [Arthur Rimbaud] mücerret fikri o hâle getirmişti ki, İlâhî azâmeti her noktada görür olmuştu. ‘En kücük teşbih yapsam çıldıracağım, o hâle geldim’ diye bir notu vardır. “Bir sözü daha var, ‘La vrais vie est apsante’ [Hakîki hayat nâmevcuddur.] Apsante [olmadı] nâmevcut demek değil. Olup da olmıyan. Var! burada değil. Burası bir olanın işâreti, ama o burada değil…” [Necip Fazıl Kısakürek, Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu, Büyük Doğu Yay., 1982, s. 56.]
Sayfa 56 - Büyük Doğu
Haşa
“İnsan olarak yaratılmaktan sonra, en büyük nasîbim; Allah’ın bana îmânı nasîb etmiş olmasıdır. Kendi dirâyetimden de bilmiyorum. Bir “Hans”ın evlâdı olarak da dünyâya gelebilirdim. Acabâ bu nîmeti bulabilir miydim? Müslüman bir muhitte doğmuş olmak, müslüman ana-babadan doğmuş olmak, Allah’ı Ehadiyyet sıfatı ile tanımış olmak, şereflerin en büyüğüdür. Bunun üstünde bir şeref yoktur. Bunda bile ittifak hâlinde olamadığımız, efrâd-ı milletten milyonlar var… Kadıköy’deki câmi yapımına karşı çıkan adam, benimle aynı milletten mi? Bağlarbaşı’ndaki camiye direnen, benimle aynı milletten mi? Taksim’de yürüyen homoseksüeller, benimle aynı milletten mi? Onların önünde yürüyen Halk Fırkası milletvekili, benimle aynı milletten mi? Hâşâ…
Emir Timûr ve Yıldırım
Ankara savaşı sona ermişti. Osmanlı için 12 sene sürecek Fetret Devri başlamıştı. Yıldırım Bayezid, Emir Timûr’un karşısına esir olarak çıkartıldı. Emir Timur, Yıldırım’ı görünce gülmeye başlamıştı. Velî Bayezid, “Yakışır mı büyük bir komutana böyle hareketler” dedi. Emir Timur, [içeri giren Yıldırım Bayezid’in sağ gözünün az gördüğünü görüp, kendi sol ayağının da aksak olduğunu bildiğinden] “Koca dünya kala kala bir kör ile bir topala kaldı ya ona gülüyorum” dedi :)
Reklam
1800’de Fener Patriği Balkan topraklarındaki metropolitlere gönderdiği bir tamim ile Bulgar kilise okullarının kapatılmasını, kiliselerde yalnızca Rumca yazılmış din kitaplarının okutulmasını emretmişti. [Aynı şekilde okullarda da sadece Rumca eğitim verilmesini emretmişti.] Bu şekilde ayinlerde Bulgarca kullanmak yasaklanmıştı. İlk defa 1762’de Paisiy Hilendarski (Papaz) Slav-Bulgar Tarihi adında bir kitap yazdı. Bu kitapta Bulgarlara yönelik bir çağrı yer almaktaydı, “Ey Bulgar, ecdadını öğren, dilini tanı! Ben bütün Bulgarlara bizim milletimizin dahi şanslı bir millet olduğunu göstermek için bu tarihi yazmak zahmetine girdim. Öyle Bulgarlar tanıyorum ki, şaşkınlıkları içinde kendi soylarını unutacak kadar ileri gidiyorlar ve bunu bilmiyorlar. Bilakis Yunanca okuma yazma öğreniyorlar, hatta kendilerini Bulgar saymaktan utanıyorlar. Ey akılsız millet! Bulgar adını taşımaktan neden utanç duyuyorsun? Sen öz dilinde düşünmek ve okumak istemiyorsun. Bulgar gaflete düşme, dilini ve neslini öğren onları takdim ve tazim et…”
Tanzimat Fermanı
184 sene evvel bugün Tanzimat Fermânı ilân olundu. [3 Kasım 1839] Sultan Abdülmecid han dönemindeki hâriciye nâzırı Mustafa Reşit Paşa tarafından yazılıp, okunmuştu. Batılılaşmanın ilk müşahhas [somut] adımı buydu. Müslüman-Gayrimüslim eşitliği hedefleniyordu. Özellikle İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı devletinin müttefiki olarak katıldığı Kırım Savaşı döneminde [1853-1856] Büyük Güçler Osmanlı hükümetinden Müslümanlarla Gayrimüslimler arasındaki eşitsizlikleri kaldırmasını talep etti. Osmanlı hükümeti bu taleplere olumlu cevap verdi. -Hatta İngiliz Elçisi mürtedler [Müslümanlıktan başka bir dine geçenler] için Şeriat hukukunda yer alan ölüm cezasının kaldırılmasını 1854’te talep etti ama elçinin bu talebi reddedildi- Fakat 1855 yılında cizye kaldırıldı. Bu şekilde Gayrimüslimler için askerlik zorunluluğu getirildi. Fakat Gayrimüslimlerin askerliğe sıcak bakmaması nedeniyle -askerlik bedeli-adıyla ve mikdarı cizye mikdarına yakın bir vergi getirilerek askerlikten muafiyetleri devam etti. 1856 Islahat Fermanı ile bu reformlar teyit edildi. 1856’dan itibaren Gayrimüslimlerin devlet hizmetine alınmasına başlandı. [Normalde amme sâlâhiyeti kullanma haklar yoktu, devlet hizmetine alınmazlardı yani bekçi bile olamıyorlardı, bu kalktı] Buna göre askeriyede Albay rutbesine ve memuriyette 1. dereceye kadar da yükselebileceklerdi.
Filistin meselesi aktüel bir hâdise değildir! 16 yy.’da Müslümanlara zulüm edildiği bir dönem oldu. Kânûni Sultan Süleyman, O beldeye yazdığı tek BİR tehditvârî mektup ile BÜTÜN zulmü durdurdu!.. Çünkü müslümanlar, o gün AMELEN de müslümandı! Müslüman olup gâvur gibi yaşamıyorlardı, gayretleri had safhadaydı ve bunun getirisi olarak, yaşadıkları gibi de idâre ediliyorlardı!.. İslâm âlemi bu sebepe güçlüydü. Siz nasıl iseniz, öyle idâre olunursunuz -Hadîs-i Şerif [El-Câmiu’s Sağir] Şuan binlerce cefâ çeken müslüman kardeşlerimiz imtihanda da biz değil miyiz zannediyoruz… Onlar eziyet çekerken biz sıcak evlerimizde onlara bu eziyeti çektiren güçlere kazandırıyorken, onlar imtihanı kazanır da, biz kazanabilir miyiz sanıyoruz… Ancak sandığımızla kalırız. İslâm dünyasının bu hâlde olmasının tek müsebbibi biziz. Tek bir kişiyim elimden ne gelir deme. Sen kaybedersin.
Zulüm ile akan kanlar, Akıtanı boğar bir gün. Şehit olup düşen canlar, Nur içinde doğar bir gün. Anan sızlar, atan sızlar, Yeraltında yatan sızlar. Vatan satar vatansızlar,
352 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.