Birçok kişi; Sabahattin Ali'nin kitapları mutlu sonla bitmiyor diye yakınıyor, oysa biten bir şey mutluluk verir mi? Hele bu bir aşksa...
Bu kitapta da öyle; Ömer Macide'yi seviyor, sevgisiyle onu doyuracağını düşünüyor, Macide Ömer'in düzgün bir insan olmadığını bildiği halde seviyor ya da ikisi de sevdiğini sanıyor. İçlerindeki şeytan onları ayırıyor ama birbirlerini her şeye rağmen sevip düzeleceklerini sanmalarını da bu şeytan sağlamadı mı?
Ömer yaptığı kötülükleri bu şeytanın üstüne attı hep. Macide Ömer'e karşı duygularını kaybetmeye başlayınca da bu şeytanı suçladı. Aslında ikisininde yaptığı yanlış bir şey yok sadece sevdiler.( bu sevgi aşkta olabilir. Arzu ya da çıkarda...)
O zaman hayatımızdaki mutsuz sonlar şeytanın suçu mu? Hayır. Şeytanı yöneten yine biziz o sadece irademizin izin verdiği kadar kötülük yapabiliyor ve irademize izin veren yine bizleriz. Kısacası o şeytanı eğitmek lazım. Ee sevmek için, kendimize ya da başkalarına suç atmamak için, şeytanı eğitip beklemek mi lazım? Diyelim ki eğittik bunu öğrenmek için ne yapacağız? Orasını bilmiyorum işte "Fakat beklemek lazım... Uzun zaman..."
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,1bin okunma
"Sana kızgın değilim. Sana kızamayacak kadar seni iyi tanıyorum.
Sonra seni seviyorum.
Neden sevdiğimi bilmeden seviyorum. Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim. Allah'a ısmarladık!"
"Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu."
"Kim bilir ne gibi sebeplerle tesadüf bizi birleştirdi! Sen beni sevdiğini söyledin, ben buna inandım. Ben de seni seviyordum. Hem nasıl seviyordum! Hislerimde bugün de bir değişiklik yok. Fakat niçin seviyordum, işte bunu bulamadım ve beni düşündüren, seninle olan hayatımızın devamından şüphe ettiren bu oldu."
"Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar! Zannediyorlar ki bir erkeğe karşı hiddet,
hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister."
"Şimdi yoksun;
Seni dilediğim gibi düşünebilirim artık.
Tutar ellerini öpebilirim uzun uzun.
Kimseler ayıplayamaz beni,
Yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar.
işte gözlerin, işte dudakların...
Senin olan ne varsa karşımda duruyor.
Ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık.
Sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
Ve hoyrat ellerimle seni,
Her gün biraz daha güzelleştiriyorum."