"...ilk anda ne kadar acı gelirse gelsin başkalarının yaşattığı ıstırapları unutuyoruz sadece merakımızdan yaşamaya ilişkilerimizi sürdürmeğe çalışıyoruz sonunda bakalım ne olacak bir gün daha birlikte olsaydım ne olurdu belki bütün anlaşmazlıklar düzelirdi bugün aklıma gelen sözü ona dün söyleseydim mesele kalmazdı o halde yarın yeniden denemeliyim oysa aynı hatalar aynı aptalliklar tekrar ediliyor..."
Biz de geçtik o yollardan Olric. Kefaretimizi ödedik. Şimdi düşünüyorum da...diye başlayan sözler vardır ya:işte ondan. İnsan gerçekten anlayamıyor; anlatabiliyor ancak.
İnsan kendi adını on kez üst üste söylediğinde bile yabancılaşıyordu da, doğumundan ölümüne kadar taşıdığı 'ben' bilincine, ya da 'kendi' damgasına niye yabancılaşmıyordu?
"Gözlerin öyle derindir, ki içeyim diye eğildigimde bütün güneşlerin kendilerini orda seyretmeye geldiklerini, bütün umutsuzların ölmek için kendilerini oraya attıklarını gördüm. Gözlerin öyle derindir, ki orda hafızamı kaybediyorum."
"Ağlasam sesimi duyar mısınız, mısralarımda
Dokunabilir misiniz
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum
Her şeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum
Anlatamıyorum.”