Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Jinda Tellioğlu

Jinda Tellioğlu
@Jindatellioglu
Kırmızı Ayakkabılar
“Ayakkabılarına bak ve sade oldukları için şükret… çünkü birinin fazla kırmızı ayakkabıları varsa, çok dikkatli yaşaması gerekir.”
Sayfa 240Kitabı okudu
Reklam
Dünyada hâlâ çok fazla kölelik vardır. Kimi zaman böyle adlandırılmaz, ama bir kişi “terk etmek”te özgür olmadığında, “kaçarsa” cezalandırılacak olduğunda, bu köleliktir. Birinin her aklına estiğinde insanlar “kapı dışına konuyorsa”, bu da bir kölelik durumunu gösterir. Eğer bir kişi kendi çıkarları uğruna değil de, temel varlığını korumak ya da sürdürmek amacıyla acı verici işlere ya da alçaltıcı seçimlere zorlanıyorsa, bu da bir kölelik oluşturur. Her tür kölelik koşulları altında aileler ve tinler bozulur ve sonsuza kadar değilse bile, yıllarca kaybedilir.
Sayfa 199Kitabı okudu
Kendimiz olmamız, diğer pek çok kişi tarafından dışlanmamıza neden olur, buna karşılık başkalarının istediklerine boyun eğmemiz de kendi kendimizden sürgün edilmemize yol açar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Eğer bir ressam olsaydım, Mutlaka paha biçilmez bir tabloda, Esir ederdim yüzünü. Eğer bir heykeltıraş olsaydım, Tapılacak bir heykel içine şeklederdim ruhunu. Eğer bir şair olsaydım, O zaman dilden dile seyyar ederdim ismini. Eğer bir kâşif olsaydım, öylesine keşfederdim ki seni! Keşf-i tenini, tarihin her bir ayrı kitabı çizer, Bütün medeniyetler hac ederdi topraklarına.”
“Bir vücudun sağ yan boşluğunu, Diğer vücudun sol yan doluluğu doldurur ancak. İşte bu yüzden, Sarılmak güzeldir. “
Reklam
“İnsanın konuşacak iki kulak bulamaması ne kadar da kötü. İnsanın insan yığını içinde insansız kalması ne kadar da kötü.”
DOKUZUNCU LANET Soyunun uğradığı bütün felaketlere yas tutacak kadar uzun olsun ömrün insan kalbinin bütün afetlerini yaşayasın sonsuza dek uyku haram olsun nankör gözlerine dostlarının ihaneti, sevdiklerinin nefreti, arkadaşlarının kalleşliği hayatının zenginliği olsun arafta kalsın ruhun ve bedenin ölümün kuytusunda kalmış gölgeni yeryüzünün ve
Sayfa 273Kitabı okudu
“Üslü sayılar teorisine göre bir insana bir şey söylersen onu başka insanlara söylemelerini sağlarsın, o başka insanlar onu daha başka insanlara söylerler ve çok geçmeden mesajın şahsen konuştuklarından çok daha fazla insana ulaşmış olur.” ……… “Onu on kişiyle paylaşırsan ve her biri onar kişiye anlatır da bu böyle sürerse çok geçmeden potansiyel olarak sana yardımcı olacak bir sürü insanın olur”
“Zor olan bir şeyin başkası tatmin edici olduğunu söylediği için değil, biz kişisel düzeyde tatmin edici olduğuna karar verdiğimiz için tatmin edici olduğunu fark etmektir.”
“Neden istediklerimizi hemen şimdi yapmak yerine onca vaktimizi istediklerimizi yapabileceğimiz zamanı hazırlanarak geçiriyoruz?”
Reklam
Çocuklara dair
Onlar sizin sayenizde gelir ama sizden değildir. Sizinle birlikte olsalar da size ait değildir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil… Zira kendi düşünceleri var onların. Onlar gibi olmaya çabalayabilirsiniz, ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın.
Evliliğe Dair
Bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde. Bırakın dans etsin göklerin rüzgarları aranızda. Birbirinizi sevin ama aşkı pranga eylemeyin: Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk. Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin. Şarkı söyleyip dans edin birlikte, eğlenin, ama yalnız başınıza olun ikiniz de. Hatta aynı müzikle titreseler de ayrı duran telleri gibi lavtanın. Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. Çünkü bir tek Hayat’ın avucuna sığar yürekleriniz.
Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin… Yolları zorlu ve dik olsa da. Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun. Tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. Hem aşk sizinle konuştuğu zaman, ona inanın. Bahçeyi tarumar eden kuzey rüzgarı gibi darmadağın etse de düşlerinizi sesiyle.
Küçükken tek başıma oynadığım oyunlarda tam olarak bunları yaşıyordum:)
Kendime karşı oynamayı denediğim andan itibaren bilincinde olmaksızın kendime meydan okumaya başlamıştım. İki Ben’imden her biri, yani Siyah Ben ve Beyaz Ben, birbirleriyle rekabet etmek zorundaydılar ve her biri kendi adına galip gelmek, kazanmak için kendini bir tutkuya, bir sabırsızlığa kaptırıyordu; Siyah Ben olarak yaptığım her hamlenin ardından, hararetle Beyaz Ben’in ne yapacağını bekliyordum. İki Ben’den her biri, öteki bir yanlış yaptığında bir zafer sevinci yaşıyor, ama bununla eş zamanlı olarak da kendi beceriksizliğinden ötürü öfkeye kapılıyordu.
Satranç tahtası belli bir mesafeye, bir dokunulmazlığa olanak tanır. Üstünde gerçek figürlerin yer aldığı gerçek bir satranç tahtasının önünde insan düşünmek için aralar verebilir, tamamen bedensel olarak masanın bazen bir yanına bazen öteki yanına geçebilir ve böylece duruma bazen siyah açısından bazen de beyaz açısından bakabilir.
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.