Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Joseonlu Okur
Joseonlu Okur
@Joseonluokur
21 okur puanı
Ocak 2023 tarihinde katıldı
Denizi Yitiren Denizci
Bomboştu ya. Nesini bu kadar sevip övmüşler. İsmine aldanıp almıştım ama kitabın tek güzel yanı ismiymiş. Sonuna kadar direndim güzel biter belki diye ama hayal kırıklığı..
Karlı Bir Gece Vakti
Benim için 2023'ün en etkileyici kitaplarından biri şüphesiz Karlı Bir Gece Vakti'ydi.
Kitap 90lı yıllarda 28 Şubat dönemini ve Müslüman bir gencin seküler bir kıza aşık olma imtihanını anlatıyor.
Kitabı okurken gerçekten o yıllardaymışım gibi hissettim, kitabı okumaya başladığımda yıllar atmosfer ve şehir belirgin bir şekilde
Deli Kızın Türküsü
Izlediğim dizide çok sevilen bir kitap olarak gösterildiği için aldım ama 4,5 şiir dışında bana hiç hitap etmeyen bir şair olduğunu anladım. Şiir sevmeyen biri de değilimdir ama beğenmedim.
Okur Takip Önerileri
Var olmanın dayanılmaz hafifliği
Var olmanın dayanılmaz hafifliği - Milan Kundera
Uzun zamandır böyle söve söve kitap okumamıştım. Yazar sağolsun bütün karakterleri sevimsiz yazdığı için hiçbiriyle empati yapamadım, hepinizin canı cehenneme diyerek okudum. Kitapta çapkın olduğunu neredeyse her iki sayfada bir ispatlayan Tomas, onun sevdiği ama yine de aldattığı, bazen de kendisine ağırlık olarak gördüğü, kendisiyle rastlantılar sonucu tanıştığı ve bu rastlantılara lanet ettiği sevgilisi Tereza vardı. Tereza ise sadık gibi görünse de daha çok saplantılı bir karakter. Ayrıca sırf acaba Tomas dışında başka birinin yanında nasıl dururum diye düşündüğü için Tomas'ı aldatması? Yazarın bizim bunu Tereza'nın Tomas'tan intikam almak için değil sırf merak ettiği için yaptığına inanmamızı beklemesi? Komik.
Ayrıca ey Tomas! Madem ağırlıktı Tereza sana niye kalkıp tekrar onun yanına gittin, açıklar mısın doğru düzgün?
Yan karakterler vardı bir de. Tomas'ın sevgililerinden biri olan Sabina ve Sabina'nın karısını aldatan sevgilisi Franz. Çarpık ilişkilerle dolu olduğu yetmez gibi bunların açık seçik yazılması. Allah'ım sabır.
Keşke bu kitap ismi hak ettiği gibi bir içerikle kullanılsaydı. Yazık olmuş. Var olmak gibi büyük ve felsefi bir konunun cinsellikle açıklanmaya çalışılması, bu kadar basite ve alaya alınması herhalde beni en çok çıldırtan şeydi.
Sanırım yazarın şu konuda hakkını yememek lazım, o da tüm hislerime rağmen kitabı okuyabildim, okunuşu rahat bir kitaptı.
Japon Bir Öğrenci Kızla Ortak Sancılarımız
Öğrenci Kız - Osamu Dazai
Gerçek manada uzun bir aradan sonra yine ve yeniden buradayım. Zaman hızla geçerken ve hayat teşqelesi insanı boğazlarken kendine iyi gelen şeylerden uzaklaşabilyor insan. Arkadaşımın bana "Çok çalıştın biraz sevdiğin şeyleri yap, çalışırken kendine zaman ayırmayı öğren." demesi şu an burada olmamın sebeplerinden biri, o sırada metro merdivenlerindeydik ve çaktırmasam da çok çalıştığımı duymak duygulandırmıştı. Yine bir başka metroda uzun saatler geçirmem de kitap okumaya itmişti beni. Ey Üsküdar Başakşehir yolu sen nelere kadirsin?
Öğrenci Kız geri dönüşümün ilk kitaplarından. Mangaları saymazsak Japon edebiyatına ilk adımım. Her ne kadar başvurduğum Japonya stajından henüz red yemiş olsam da bir başka kiraz çiçekli baharlara diyerek toparlıyorum. Evet..
Öncelikle biyografiyi okumam kitaba ilgi duymama yetti. Üçüncü intihar girişiminde başarılı olan ölü bir yazarın kitabı, kulağa ilginç geliyor. Başta karakterin güzellik algısına ve karakterine sinir olsam da sonrasında beni o kadar içine çekti ki tek okuyuşta bitti. 1900lü yıllarda yaşamış Japon bir kızla gençlik sancılarımızın benzer olması ve benimle aynı hisleri paylaşması.. Hoş. Boydan boya altını çizdiğim satırlar ve çok hoşuma gittiği için arkadaşlarıma ses kaydı attığım sayfalar oldu. Daha ne diyeyim?
Mutlu Prens?
Mutlu Prens - Oscar Wilde
Arkadaş grubumuzla her ay için bir kitap belirlemiştik ve bu ayın kitabı Mutlu Prens'ti. 5 tane hikaye vardı kitapta, Mutlu Prens'in hikayesiyle başlıyordu. Mutlu Prens beni sinir ettiği için kitabın devamını da sinir olarak okudum. Mutlu Prens, zamanında halkının sorunlarını bilmeden mutlu mesut yaşadığı için vicdan azabı çeken bir heykelin hikayesiydi. Mutlu Prens sözüm ona heykele döndükten sonra halkından yardıma ihtiyacı olan birini görünce yardım ediyordu da, bulduğu çözümler çok basit geldi, şurada bir kız üşüyor git ona altından gözümü oyup ver diyor mesela martıya. Zaten göç etmesi gereken zavallı martıyı yolundan çevirmesi ve soğuktan ölmesine neden olması da Mutlu Prens'in hâlâ sağlam kişilikli olamadığını gösteriyor ya, neyse.
En hayatın içinden ve üzücü olan hikaye ise bence Vefalı Dost'tu. Her ne kadar abartı gibi gelse de gerçekten etrafımızda Değirmenci gibi binlerce manipülatif insan var, Rabbim şerlerinden korusun. Amin
dinle, küçük adam
Dinle, Küçük Adam - Wilhelm Reich.
2019 yılında alıp okumadığım kitaplara geri dönüyorum bu günlerde nedense. Her kitabın vaktine esir olduğu düşüncem de böylelikle güçleniyor.
Arka kapak; "Wilhelm Reich'ın, deyimleşmiş "küçük adam"a seslenişi, bilimsel değil, insanca bir belgedir. 1946 yazında, yayımlanma amacı olmadan, Orgon Enstitüsü'nün arşivi için yazılmıştır. Uzun yaşam ve acı deneyimlerinden damıtılan, kendi gerçek gereksinimlerinden bilincine varmaları ve artık zalimce kendi kendilerini mahvetmekten vazgeçmeleri için, insanlara yöneltilmiş sarsıcı bir çağrıdır."
Kitabı okurken bol bol kendinizi sorgulayıp "ben de küçük adam mıyım acaba?" diye düşüneceksiniz. Kitabın hoşuma giden kısmı mümkün olduğunca belli bir kesimi temsil etmeden yazılmaya çalışılmasıydı. Kitabın hoşuma gitmeyen kısmı ise dili hafif olmasına rağmen eleştirilen meselelerin çok çabuk değişmesi sebepli insanı yormasıydı, konu konu ayrılsa daha çok özümsenebilir gibi geldi.
Mehmet'i ve beni sakatlayan serçe parmağı.
Mehmet'i Sakatlayan Serçe Parmağı. / Güray Süngü.
Bu kitabın yorumuna nereden başlasam, ne desem bilemiyorum. Hem farklı hem garip bir kitaptı. Alışık olmadığım bir kalemi vardı yazarın ve kitabı bana öneren arkadaşa neler oluyor diye mesaj attırdı. Bu karışık yazım tarzı başta hoşuma gitmese de zamanla yazarın kalemine de Mehmet'e de alıştım. Sonrası su gibi geçti zaten. Sayfalar ilerledikçe açıklanan şeylerden sonra ilk sayfalara geri döndüm ve o zaman bir şeyleri kavramak çok keyifli, aynı zamanda üzücüydü.
SPOİ UYARISI
Kitapta beni en çok üzen şey şüphesiz Çiğdem oldu. İkna odalarında geçen kısımlar, saçlarını kazıması ve son olarak verdiği karar beni derinden etkiledi. Ah be.
Mehmet depresyonu kendisinin bir parçası gibi olan garipçe bir çocuktu, kafası dağınık, zihni bulanıktı. Mehmet'in kafasının içinde olmak ilginç bir deneyimdi. "Bir gün yüzün gülsün be Mehmet. "diye umarak okudum kitabı.
Kitabı yorumlayan arkadaşlardan biri kitapta Çiğdem isminin puntosunun küçük yazılmasını Mehmet'in onun ismini hep fısıldayarak söylemesine bağlamıştı. Mehmet. Ah Mehmet.
