Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Hekimoğlu

Ahmet Hekimoğlu
@Kadioglu_ahmet
Aklı hür! Vicdanı Hür! İrfanı hür!
2. Abdülhamid ve İstibdat
2.Abdülhamid döneminde özgürlük yoktu, her şey yasaktı ama en ilginç yasaklardan biri, bazı kelimelerin kullanılmasının yasaklanmasıydı. Sansür memurları, gazeteler basılmadan önce provaları alıp ve yasak kelimeler varsa, yazılardan çıkartır, gazeteler daha sonra baskıya verilirdi. Önceki kuşağın ünlü gazetecilerinden Hıfzı Topuz “100 Soruda Türk Basın Tarihi” adlı kitabında, Sultan Abdülhamid'in sinirlerini bozan bu yasak kelimelerden örnekler veriyor: “Grev, suikast, ihtilal, anarşi, sosyalizm, dinamo, dinamiti, infilak, kargaşalık…… Padişahın tahtan indirilişini ifade eden kelime olan “Hal”, kıtal, kanuni esasi, hürriyet, vatan, müsavat (eşitlik), Bosna, Hersek, Makedonya, Girit, Kıbrıs, Yıldız, büyük burun (Abdülhamid'in burnu büyük olduğu için)… İstibdat, beynelmilel, veliaht, cumhuriyet, Ayan azası, bomba, Mithat Paşa, Kemal Bey, inkılap, tahtakurusu (yanlışlıkla tahtı kurusun diye okunabileceği için)… Kimya ile ilgili yazılarda (0=AH) gibi simgelerin kullanılması yasaktı. Çünkü bunlar (0=Abdül Hamid) anlamına gelebilirdi. Hasta (Batılılar Osmanlı İmparatorluğu'na Hasta Adam dedikleri için), kardeş (yani tahtan indirilen Sultan Murad)… Ve daha yüzlerce kelimenin kullanılması yasaktı ve yazarlar ve gazeteciler yazı yazmakta olağanüstü güçlük çekiyorlardı.”
Reklam
Cumhuriyet devrinde bir kadın...
Samiye Burhan, Türkiye'nin ilk kadın otomobil yarışçısı. Yıl henüz 1928.. Yanlış Duymadınız. 1928.
Talat'ın önünde
Alnındaki ter, bir vatanın döktüğü terken, nabzındaki kan belki de bir nesle yeterken, en sonra, şu torba kemik sen misin? anlat! biz dipdiri verdik seni bir devlete tal'at! takriben adamlık sana yetmezdi, tamamdın, sen kitle adam, millet adam, bayrak adamdın. en sevdiğin insan senin, çıplak olandı; şanlar, senin ölçünle palavraydı, yalandı. insanların insanlara verdikleri şanlar, göğsünde kalır, kalbine girmezdi nişanlar. asla derileşmezdi vezir esvabı sende sen zorla büyüktün, ne kadar istemesen de… en sonra eğildinse de kurşunla eğildin, altınlar akarken de züğürt ölmeyi bildin. neymiş sana heykel? ne demekmiş sana türbe? arkanda kalan tertemiz ismin yetişir be! (Talat Paşa'nın naaşı memlekete getrildikten sonra yazılan şiir)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Muhammed'in Bazı Eşlerinin Yaşları.
Hatice vefat edince Muhammed ilk olarak Sevde ile evlenir. ikisinin de yaşı hemen hemen aynı, 50 yaşlarında. Daha sonra Ayşe ile evlenir. Medine dönemi 3. yılında Ömer kızı Hafsa ile evlenir O sırada kendisi 56, Hafsa ise 17-21 yaş arasında. Yine Medine dönemi 3. yılında Hüzeyme kızı Zeynep ile evlenir. O zaman kendisi yine 56, kadınsa 30 yaşında; nerdeyse iki kat fark var. Medine dönemi 4. yılında Ümmü Seleme ile evlenir. O zaman Muhammed 57, kadınsa 27-29 yaşlarında. Haris kızı Cüveyriye, Reyhane ve Zeynep binti Cahş üçlüsü ile aynı yılda (hicri 5. yılında) evlenir. Kendisi 58 yaşlarında, kadınlardan Cüveyriye 20, Zeynep binti Cahş 35, Reyhane de bu yaşlardaydı. Ebu Süfyan kızı Ümmü Habibe Meymune, Safiye ve Marya Kıpti ile aynı yılda (hicri 7.yılında) evlenir.O zaman kendisi 60 yaşlarında, onlardan Marya 20, Meymune 26-36 arası Safiye 17 ve Ümmü Habibe 30 yaşlarındaydı. Elbette ki Muhammed’in evlendiği ve sözleştiği başka kadınlarda vardı; ancak ben örnek olarak meşhur olanları yazdım. Aslında Muhammed’in yaşıyla onların yaşlarını yan yana getirdiğimizde ve ayrıca bu kısa zaman dilimi içinde Muhammed’in bazı yıllarda 3-4 sefer evlendiği göz önü ne alındığında, bu durum bize birçok şey gösteriyor....
İttihat ve Terakki değerlendirmesi.
"İttihadçılar'ın uğradığı başarısızlığın Türkiye'ye sadece zarar verdiğini, kayıptan başka bir şey getirmediğini düşünmek hatâdır. Hayallerinin hiçbirini gerçi hakikat haline getiremediler ama o senelerde artık çoktan unutulmuş olan önemli bir kavramı, kendine güvenmeyi memlekete hatırlatıp tekrar öğrettiler." (Murat Bardakçı, "Enver" Sayfa 12-13) "İttihad ve Terakki liderlerine bizim neslimiz hem borçlu, hem de kırgındır. Borcumuz en bayağı şekilde çürümüş, hantal, çağdışı ve her türlü haysiyetten yoksun bir istibdat idaresini cesur bir hamleyle çökertmelerinden ve genç nesle bir benlik gururu, bir gelecek ümidi aşılamalarından gelir. Kızgınlığımız ise, uyandırdıkları bu ümit için, bizim neslimize verdiği hayal kırıklığındandır” (Şevket Süreyya Aydemir, "Suyu Arayan Adam" Sayfa 281) "Şereften başka herşey mahvoldu!" (Sarıkamış bozgunu sırasında 3. Ordu Kumandanı olan Hafız Hakkı Paşa)
Reklam
Enver Paşa'nın eşine yazdığı mektup.
25 Temmuz 1922 Satılmış Naciyecigim! Sevgili sultanım, cici efendiciğim! Bugün pek sıkıntılı bir hava, tuhaf bir sis, güneş gorünmüyor. Düşmandan bir hareket yok fakat henüz sabahtır. Hastalarımı geri gönderdim ve Afgan Emiri'nin askerin ve muavenetin çekilmesinin iyi olmadığını ve Bolşevikler'e emniyet câiz olamayacagını bildirdim ve hiç olmazsa ecza-yı tıbbiye vesair malzemesinin iadesini istedim. Bakalım ne olacak? Bir de Hacı Sami ve diger arkadaşların bu tarafa geçmesine müsaade olunmasını talep ettim. işte efendiciğim, heman şu satırları yazarak mektubumu kapatıyorum ve içine hergün sana topladığım buranın yabani çiçeklerinden maada kaç gecedir altında yattığım karaağaçtan kopardığım ufak bir dalı leffediyorum. Seni öper, sever, kucaklar, bu mevcudiyet-i maddiyemle, aşk ve iştiyaktmla sarılarak canını yakar, Hüda'nın birliğine yavrularımla beraber emanet ederim ruhum efendiciğim. Karaağaca çakımla ismini yazdım. *Enver'in* (Not: Enver paşa bu mektubu yazdıktan 10 gün sonra şehit oldu)
Atatürk'ün kaleminden...
Varsın çeksin bu dimağ unutmaz seni. Kimse dolduramadı yürekteki yerini. Bir kadeh gibi sunmuştun ölümsüz sevgini. Çaresiz yürek nedendir, bilmedi sevgini. Terk-i hayat ne der, bilemem amma. Bir ümmid-i hayaldir buluşmak orada Dilerim sübut bulur kanayan yarada. Aşk-ı muhabbet biter mi cennet-i ala da
Ölüm...
Yalnızım, ne kadar aranıp dursam Baş ucumda seni bulamıyorum Güneşten vazgeçip susuz olsam da Seninle olmadan olamıyorum. Şu yollar bilmem ki dağ mı, ova mı? Gitsem bulur muyum kendi yuvamı? Kuş! Yolun nereye? Bizim eve mi?
Giderim...
Gezerken yağmurda rüzgarda karda İçimde güneşi yakar giderim Ömrümü kaplayan karanlıklarda Ben bir şimşek gibi çakar giderim Varsın kovalasın gece gündüzü Bahar içimdedir düşünmem güzü Bana gülmezse de hayatın yüzü Ben ona gülerek bakar giderim
Gönlümün tahtına sen gibi sultan yaraşır...
Saçının telleri göğsünde perîşân yaraşır Öyle sünbüllere bir böyle gülistân yaraşır Tâc olur ayla güneş alnına her ân yaraşır Gönlümün tahtına bir sen gibi sultân yaraşır
Reklam
Ölüm
Yalnızım, ne kadar aranıp dursam Baş ucumda seni bulamıyorum Güneşten vazgeçip susuz olsam da Seninle olmadan olamıyorum. Şu yollar bilmem ki dağ mı, ova mı? Gitsem bulur muyum kendi yuvamı? Kuş! Yolun nereye? Bizim eve mi?
Nerden bilecekler?
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat /////////////////// Sadeleşmiş Türkçesi; Senenin en uzun gecesini yıldızlarla uğraşanlar nereden bilecekler? O bitmeyen gecelerin kaç saat olduğunu aşk derdine düşmüş olanlara sor...
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat /////////////////// Sadeleşmiş Türkçesi; Senenin en uzun gecesini yıldızlarla uğraşanlar nereden bilecekler? O bitmeyen gecelerin kaç saat olduğunu aşk derdine düşmüş olanlara sor...
Dönmeyiz sevda yolundan!
Gülle hem-bezm-i visâliz gerçi hâr olsak da biz Gönlümüz benzer bahâra ihtiyâr olsak da biz Âşıkız meh-rûlara nezr eyledik cân nakdini Dönmeyiz sevdâ yolundan târ ü mâr olsak da biz Şâiriz kan etmeden sayd eyleriz âhûları Geçmeyiz gülden güzelden hâk-i sâr olsak da biz /////////////////////// Sadeleşmiş Türkçesi; Gül ile aynı vuslat meclisindeyiz, gerçi diken olsak da biz. Gönlümüz bahara benzer, ihtiyar olsak da biz. Aşıkız, ay yüzlülere adadık can nakdini. Dönmeyiz sevda yolundan, darmadağın olsak da biz. Şairiz, kan dökmeden avlarız ceylanları. Geçmeyiz gülden, güzelden toz toprak içinde kalsak da biz.
Mahmut Şevket Paşa İttihatçı mı?
Mahmud Şevket Paşa, kendisini Babıali baskınının ardından sadaret makamına getiren İttihadçılar'dan da hoşlanmamakta, hatta nefret etmektedir. Parlamento'da bazen İttihadçı umdeleri destekler gibi görünmesine rağmen günlüğünde *" ...İttihadçılar'ın artık adam olmayacakları kanaati bende büsbütün teessüs etti. Bu kadar
Hürriyet Şiiri
İstiklale hasret kaldık vaktiyle gayri Kemal’den, Bir veren bin aldı Bir haberdiler şereften. Kaide aynı amma değişti Fıtrat. Kalmadı farkı hamidin. Hain Damat Feritten. Vaaz etti kırk imam harp gelir hürriyetten, Hal bu ki harp namusludur arap seven kahpeden...