“İnsan bir zaman tüketicisidir. Üstelik bize ayrılan bu zaman oldukça sınırlıdır da. Ama yine de çoğumuz yapmak istediklerimizi sonsuza dek zamanımız varmışçasına erteleriz.”
“Dünyada iki tür insan vardır: Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler.
Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler. Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar.”
Evliliğindeki mutsuzluğunu ve yalnızlığını oğluyla gidermeye çalışan bir anne, gerçekleşmemiş beklentilerini oğluna yüklemeye çalışan bir baba, kendi annesine ilişkin sorunları kızına aktararak ona yönelik kıskançlık nöbetleri yaşayan bir baba, erkeklere yönelik öfkesini kızına aşılayan bir anne, kendi annesine ilişkin sorunları çözememiş olduğu için eşinin oğullarına gösterdiği ilgiyi kıskanan bir baba, vb. durumlar, çocukların gerek benliklerinin gerekse cinsel kimliklerinin gelişimini aksatan etmenlerdir.
O küçük, yuvarlak zaman makinalarını parçalayıp, ona, güneşin doğuşundan batışına kadar bir insanın kullanabileceğinden çok daha fazla zaman olduğunu anlatmalıyız.
Çocukken nedense hep büyüklere benzemeye, büyük gibi görünmeye çalışırdım, büyük olmaktan vazgeçtiğim zamandan beriyse, şaşılacak şey, sık sık çocuklara benzemek istemişimdir.