krpnr

krpnr
@Karapnar
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
“İnsan bir zaman tüketicisidir. Üstelik bize ayrılan bu zaman oldukça sınırlıdır da. Ama yine de çoğumuz yapmak istediklerimizi sonsuza dek zamanımız varmışçasına erteleriz.”
Reklam
“Dünyada iki tür insan vardır: Yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler. Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar.”
Evliliğindeki mutsuzluğunu ve yalnızlığını oğluyla gidermeye çalışan bir anne, gerçekleşmemiş beklentilerini oğluna yüklemeye çalışan bir baba, kendi annesine ilişkin sorunları kızına aktararak ona yönelik kıskançlık nöbetleri yaşayan bir baba, erkeklere yönelik öfkesini kızına aşılayan bir anne, kendi annesine ilişkin sorunları çözememiş olduğu için eşinin oğullarına gösterdiği ilgiyi kıskanan bir baba, vb. durumlar, çocukların gerek benliklerinin gerekse cinsel kimliklerinin gelişimini aksatan etmenlerdir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O küçük, yuvarlak zaman makinalarını parçalayıp, ona, güneşin doğuşundan batışına kadar bir insanın kullanabileceğinden çok daha fazla zaman olduğunu anlatmalıyız.
Çocukken nedense hep büyüklere benzemeye, büyük gibi görünmeye çalışırdım, büyük olmaktan vazgeçtiğim zamandan beriyse, şaşılacak şey, sık sık çocuklara benzemek istemişimdir.
Reklam
Ama bir kez daha yineliyorum: Duygu dünyamızda olup bitenlerin gerçeğe benzemezliği, aslında gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir.
İnsanlık öldü mü?" dedim. "Yok," dedi, "ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?" "Nerede kaldı acaba?" "Kuşlar da gitti," dedi Mahmut. Ne olacak, kuşlar da gitti.
Bir kalp, sevmek için mutlak servete, asalete mi muhtaçtır..? Bence en sahih ikbal, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan akseden tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, kalp saflığından büyük servet mi olur..?
Doğruluktur her güzellik.Doğru hatlar güzel yapar bir simayı ve doğru olanlar mimariyi;tıpkı doğru ölçülerin armoni ve müziği güzel yaptığı gibi. Lord Shaftesbury
Kişinin kendisini yargılaması, başkasını yargılamasından çok daha zordur. Eğer kendini doğru bir biçimde yargılamayı başarırsan, gerçek bir bilgesin demektir.
Reklam
Toprak bol, ama Tanrı üzerinde yaşamama müsaade edecek mi acaba?
Annelere anlatılan kederler taksim değil, zarbedilmiş olur
Üç günlük fâni dünyada, Ölmeden gülen öğünsün. Beş vaktini de kazaya, Komayıp kılan öğünsün. Deryalarda oynar kayık, Kimi şarhoş, kimi ayık. Dünya fâni, insan konuk, Demlerin süren öğünsün. Metin Karac'oğlan, metin, Yörük derler aşkın senin. Kardeş kardeşin kıymetin, Sağlıkta bilen öğünsün.
"Sana bir öğüdüm olsun ki, kulağına küpe yap da bu öğüdümü ölünceye kadar taşı kulağında. Ömrün oldukça hiçbir adama böyle tepeden, böyle karıncaya bağırır gibi bağırmayacaksın. Bilmediğin insanlara böyle davranman senin çiğliğini gösterir. İnsanlara böcek gibi, karınca gibi bakamazsın. Şu evren içinde ne kadar yaratık varsa en kutsalı insandır. Hiçbir insanı küçük göremezsin, aşağılatamazsın. İnsanı aşağılatan önce kendisini aşağılatmış demektir. Kendisine saygısı olan, olumlu, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar."
Ben hiçbir zaman başkalarının zevkine ortak olmadım. Ya katı bir duygu, ya mutsuzluk duygusu engel oldu bana. Yaşam derdi, yaşam güçlüğü. Bütün sorunların içinde en önemlisi insanlarla uğraşmak. Kokuşmuş toplumun şerri, yiyecek giyecek belası, bunların hepsi durmadan gerçek varlığımızın uyanmasına engel oluyorlar. Vaktiyle onların arasına karışmıştım; başkalarını taklit edeyim dedim. Baktım, soytarıya dönmüşüm. Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor.
Anne babalar çocuklarıyla konuşmuyor, günlerini nasıl geçirdiklerini sormuyorlar. Zaman bulduklarında ellerine oyuncak, şeker verdikten sonra başlarını okşayarak 'Hadi bir kenara çekilip oynayın' diyorlar. Bu, aslında 'Gözümüzün önünden kaybolun, ne yaparsanız yapın, yeter ki bizi rahatsız etmeyin' demektir.
Reklam
-"Aydın olmak, modaya uygun elbise ve şapka giymek ,kolalı gömlekle dolaşmak değildir. Aydın, toplum ve ulusun başı ve başındaki beyni sayılır .Ulus, sizi iyi bir öğrenim gördükten sonra iyi bir maaş alasınız, akşamları kahvelerde kağıt yada domino masasının başına geçip eğlenesiniz diye okumamıştır. Bunu böyle yapanlar, gerçek aydınlar değildir. Onlar aydınların yok oluşudur. "
“Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen” Şeyh Galip “Ey insanevladı! Kendine saygıyla/hürmetle yaklaş; çünkü sen kâinatta yaratılmışların özü/göz bebeği olan insansın.”
Konya, insanı ya bir sıtma gibi yakalar, kendi âlemine taşır, yahut da ona sonuna kadar yabancı kalırsınız.
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş. Baki
Kışın geldiğini kürkçü müjdelermiş. Daha Kop Dağı'nın başı beyazlanmadan, Palandöken sırtları kaşlarını çatmadan önce, Erzincan'dan gelen siyah üzümün renginden, yaylanın üstünden cenuba doğru akan kuş sürülerinden vaktin yaklaştığını anlayan tecrübeliler, kürkçüyü çağırırlarmış. Bu sefer gocuklar, samur, tilki, kurt, postundan kürkler, tulumlar geniş selâmlık sofalarında ortaya konur, gözlüklü ihtiyar kürk ustaları tığlarıyla onları düzeltir, eksiklerini tamamlarmış.Bu erzurumun ikinci hayatın başlangıcı sıcak sobanın gümüş çay tepsisinde küçük bir şafak gibi gülen çayların uzun sohbetlerin devridir.
Ben eski bir insanım.Anlaşmamıza imkan yok. insanların paradan başka şeylerle de mesut olacaklarına inanarak yaşadım.O kanaatle öleceğim.
Reklam
Nietzsche şu sözleri: ‘’Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir.’’
Bir insanın acı çekmesi boş bir odadaki gazın davranışına benzer.Boş bir odaya belli bir miktarda gaz verildiği zaman , oda ne kadar büyük olursa olsun gaz odanın tamamına yayılır .Ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun , acı da insanın ruhuna ve bilincine tamamen yayılır.
Öfke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir. Her kim ki öfkesine hakim olursa, Onu söndürür. Ve her kim onu salıverirse, İlk yanan kendisi olur; HZ.ALİ (R.A)