Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yağmur Özdoğan

Güneş nasıl İkarus’un kanatlarını eritirse, Kesinlik İlleti de bilimsel merakı yok ederdi. Zira kesinlik kesinliği, kesinlik kibri, kibir körlüğü, körlük karanlığı ve karablık da daha fazla kesinliği getirirdi.
Sayfa 283Kitabı okudu
Reklam
Öfkeli, dediğim dedik, kibir-küpü tiplerle Tanrı konuşulmaz. Tanrı’yı ancak mütereddit, mütekâmil, mütefennin, mütevazı ve mürtefi insanlarla konuşabilirsin.
Sayfa 234Kitabı okudu
Düşünmekten ziyade taklit etmek, kurcalamaktan ziyade yankılamak…. ‘’İmanın korunaklı bağrında, yanıtlar ancak soruları terk ederek bulunur’’ diyorlardı.
Sayfa 165Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Rol yapar insanların çoğu ‘’inanç’’ söz konusu olunca. Sanki bugünkü fikirlerine her zaman inanmış gibi konuşurlar. Halbuki öyle değildir işin aslı. Nice mevsimlerden geçer insan büyürken; hem inanç, hem inançsızlık mevsimlerinden. Başka türlü nasıl evrilir ki zihin?
Sayfa 104Kitabı okudu
Kitaplardı onun vatanı ama aynı zamanda daimi sürgün diyarı
Reklam
Böyledir işte, asırlardan bu yana… Sen misin fazla konuşan, had hudur tanımayan, adaletsizliğe başkaldıran, evvela dilin gider bu topraklarda. Yitirirsin kelimeleri, etinden et çekilmiş gibi cımbızla
Bunca lüks araba ve katiyen ilerlemeyen bir trafik. Üstü cilalı, altyapısı eksik bir şehir.
Bir savaş günü, bir insanı on yıl yaşlandırabilir. Çünkü ateş altında insan, kendi hayatı ile oynar. On yıllık tabii ve arızasız bir yaşayışın hiçbir anında insan, kendi hayatını, kozları başkalarının, yani düşmanının elinde olan böyle açık ve kesin bir oyuna vermiş değildir. Fakat eğer o harp gününde teraziye konulan yalnız sizin kendi hayatınız değil de, yüzlerin, binlerin, on binlerin de hayatı ve sorumluluğu ise, işte o zaman Mustafa Kemal’in dediği gibi, ‘’ölümden daha ağır olan’’ bu sorumluluk içinde yoğrulan karar adamının duydukları ve çektikleri, onu bir günde insanüstü kılabilir.
Sayfa 248
İngiliz yazarı Alan Moorehear, Gelibolu kitabında şunları yazar: ‘’O genç ve dahi Türk Şefinin (Mustafa Kemal’in) o esnada orada bulunması, müttefikler bakımından, talihin en acı darbelerinden biridir.’’
Sayfa 243
Olayları beklememiş, olayları sezmiş, sorumluluklara atılmaktan çekinmemiş, daima çetin yolu seçmiştir.
Sayfa 138
Reklam
‘’Ben çöl kıyısında bir sürgün, bir kenara itilmiş adam değilim. Ben bu çevredekiler gibi kaderine boyun eğmiş bir adam, bir gölge olamam. Benim yaşayan bir içim, şekillere, merasimlere sığmaz bir varlığım, düşüncelerim, fikirlerim var. Ben yolumun daha başındayım. Aşılacak nice mesafelerim, ihtiraslarım ve sınır kabul etmez bir geleceğim var. Burada paşa benim! Hem de yalnız Trablus paşası da değil…’’
Sayfa 133
Komplekslerimiz bizim hem atımız, hem de dizginlerimizdir.
Sayfa 101
…..Mesele ölmekte değil; ölmeden idealimizi yaratmak, yapmak ve yerleştirmektir..
Sayfa 88
Hulasa o kendini tamamen melankolik depresyonlara teslim edip kendi içine gömülen bir yenilgiye sürüklenmediği gibi, derslerin resmi çerçevesi içinde de kalmaz. Zaten insan hamurunun soyluluğu buradadır. Bir gün gelip bir misyonu olacak insan, bu misyonun ne olabileceğini kesin olarak sezmese bile, kendi hammadesini gene de durmadan işleyen insandır. Kendini yapan, kendini aşabilen ve çevresinden sivirikebilecek olan insan ancak bu soy insan’dır.
Sayfa 77
Her mektepte olduğu gibi ezberciler bunların en göze çarpanlarıdır. Bunlar çok şey vaat etmezler. Şahsiyetleri de zayıftır. Ama körü körüne ezberciliği çalışkanlık sayarlar. İdarenin gözüne girerek çalışkan görünmek isterler. Sonra asıl çalışkanlar gelir. Bunlar bilerek, anlayarak yetişmek ve şahsiyetlerini teşkil etmek çabası içindedirler. Mustafa Kemal’in bu grupta olduğunu gösteren belirtiler çoktur.
Sayfa 65
127 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.