Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatma

İnsanlık tarihi pek çok cesur insan gördü. Bunlardan bazıları, Allah'ın kendilerine verdiği cesareti, insanların fenalığı için kullandı. Mangal gibi yürekleri vardı ve orada masumlar kavruluyordu! Zalim imparatorlar, istilacı kâşifler, acımasız diktatörler, savaşıyorum diye çoluk çocuk demeden katleden korkunç komutanlar, hep cesur ama kötü insanlardı. Tarih onları yap- tıkları zalimliklerle kaydetti defterine; insanlar isimlerini, asırlarca lanetle andı...
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Batılı bir düşünür, ya da devlet adamı, ya da edebiyatçı, ya da her neyse işte.. adaleti örümcek ağına benzetir. Ama küçük sineklerin yapıştığı, iri sineklerin ise delip geçtiği bir örümcek ağıdır bu! Allah'ın Elçisi'nin adaleti ise böyle bir adalet değildi. Haklı olanın, hakkını alması için güçlü olması gerekmediği gibi, güçlü olmak da haklı olmak için yeterli değildi. Haklılar ve mazlumlar onun adaletinden mahrum kalmaz, zalimler ve haksızlar da kaçamazdı. Haklı zayıf da olsa hakkını alır, haksız ve suçlu güçlü de olsa cezasını çekerdi.
Sayfa 109Kitabı okudu
AFFETMEK ile hoşgörmeyi genellikle bir arada kullanırız. "Bu yaptığını hoşgörüyorum ve seni affediyorum!" gibi.. Elbette bunlar birbirlerine çok yakın kavramlardır ancak aralarında incecik de olsa bazı farklar yani nüanslar bulunur. Hoşgördüğümüz şeyleri affederiz doğru, ancak bu, affettiğimiz şeylerin hepsini hoşgördüğümüz anlamına gelmez.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Büyük ve insaflı Fransız şairi, Alphonse de Lamartine, "İnsanlar arasında insanların büyüklüğünü ne ile ölçerlerse ölçsünler, dünyada hiçbir insan, Hz. Muhammed'den daha büyük olamamıştır!" der.
"Bizim Sevgili Peygamberimiz (asm) , yüce bir tevazu sahibi idi. O bir peygamberdi, üstelik peygamberlerin sonuncusu ve en büyüğü idi. Allah, hiçbir elçisine nasip etmediği Mirac yolculuğunu ona nasip etmişti. O, insanlık âlemi içinde böyle erişilmez bir zirvede olmakla birlikte, insanlara karşı son derece mütevazı idi. "Anam babam sana feda olsun!" diyen arka- daşları bir emri için gözünün içine bakarken, elbisesinin söküğünü kendi diker, ayakkabılarını kendi mübarek elleri ile tamir ederdi. Evinde hanımına yardım eder, ev işlerini yapardı. Kuyudan su çeker getirir, koyunları sağardı. "Ben bir peygamberim benim böyle işlerle ne işim olur!" demezdi."
Reklam
2. MADDE "Yetişkinlere fikir verme. Onlar her şeyin en iyisini bilir. Karışma işlerine. Gün gelir meyveli soda en çok satan içeceklerden biri olur, o zaman senin değerini anlarlar."
1. Madde "Aslında biz çocuklar gayet dürüst insanlarız. Yaptıklarımızı gizlemeye, gizli işler çevirmeye bizi kendileri sevk ediyorlar. Sonunda bizi de kendilerine benzetecekler..."
Sayfa 28 - Taze kitapKitabı okudu
Bir gerçek...
Oysa kimse annesinin karnından usta bir yalancı, düzenbaz ve sahtekâr olarak çıkmadığı gibi; zalimler de doğduklarında dünyaya bir zalim olarak gelmemişlerdi. Çocukluklarında da bir zalim değillerdi. İlk zalimliklerini yaptıklarında kalpleri parçalanırcasına acıdı ihtimal! Ancak bile isteye zalimlik yapmaya devam ettikleri için, içlerindeki merhameti kendi elleri ile boğup öldürdüler; daha sesi çıkamaz hâle getirdiler. İşte bu yüzden masum insanların yaşadığı şehirleri bombalarken en küçük bir sızı hissetmezler; ilk büyük cinayetlerini onlar kendi merhametlerini öldürerek işlemişlerdir çünkü. Ve elbette işledikleri cinayetlerin ve yaptıkları zulümlerin yanında, bir de Allah'ın kendilerine emanet ettiği o güzel hisleri, o kıymetli duyguları bozdukları için de hesaba çekilecekler, layık oldukları cezaya çarptırılacaklardır.
Sayfa 22 - Uğurböceği YayınlarıKitabı okudu
Kötü kokular, pis kokular
Alemlere Rahmet Efendimiz (asm), güzel kokulardan ne kadar hoşlanıyorsa, kötü kokulardan da o derece hoşlanmazdı. Ve kötü kokan şeylerden yiyecek dahi olsa uzak dururdu.. Mesela soğan, sarımsak gibi gerçekten kötü kokan yiyecekleri yemezdi. İnsanlara bunları yemelerini yasak etmemişti. Ama, "Kim şu bitkiden yemişse, mescidimize yaklaşmasın!" buyurmuştu. Elbette bu, bir daha gelmesinler demek değildir. Üzerlerinden o koku gidene kadar yahut o kokuyu giderene kadar gelmesinler demektir. Soğan ya da sarımsak yedikten sonra dişlerimizi güzelce fırçalar, üstüne bir de ağzımıza karanfil ya da naneli bir şeker atıverirsek o koku gider.
Sayfa 77 - UğurböceğiKitabı okudu
Onu ne kadar özlesek de, onun aramızda olmasına ne kadar ihtiyacımız olsa da, onu görmeye, yanı başında oturmaya, serin sabah gülleri gibi kokan elleriyle, -tıpkı Medine sokaklarında oynayan çocuklara yaptığı gibi başlarımızı okşamasına, gecenin karanlığını aydınlatan o eşsiz gülümsemesiyle bize gülümsemesine.. ne kadar hasretsek de, Sevgili Peygamberimiz, Kainatın Efendisi, kalbimizin en sevgilisi artık aramızda yaşamıyor...
Reklam
...Sokaklar kısa zamanda bomboş kaldı, çocukların ellerinde tablet, telefon düşmez oldu. Kullandıkları kelimeler "indirdim", "level atladım", "yükledim" falan oldu. Bir soru sorduğumuzda "he, hi, neyi, kim gibi soruya soruyla cevap verir oldular. Bazı anne babalar çocuklarının bu sessiz sedasız, etliye sütlüye karışmayan hållerinden o kadar memnundular ki çocuklarına en yeni teknolojileri anında aldılar. Çocukların tabletle ne kadar erken tanışırsa o kadar başarılı olacağına inandılar. Eskiden bebekler doğduğunda bebek hediyesi olarak küçük altın götüren kasabalılar, artık bebeklere hediye olarak küçük tablet götürüyorlardı.
Sayfa 71 - Taze KitapKitabı okudu
Eskiden hak ederek para kazanan Buğdaylı insanlarının tek derdi kolay yoldan para kazanmaktı. Kasabada her yer, "Daha az çalışarak, daha fazla para kazanmak istemez misiniz?" ilanlarıyla doldu. Nasıl olacağını bilmiyorlardı, ama buna koşulsuz inanıyorlardı. Hatta onlara daha az çalışmak bile fazla geliyordu artık. Hiç çalışmadan para kazanmak tek hayalleriydi.
Sayfa 60 - Taze kitapKitabı okudu
...Kasabanın alışveriş alışkanlıkları kökten değişti. İnsanlar işten çıkıp alışverişe koşmaya, marketten alacak- larını abarttıkça abartmaya başladılar. İhtiyaçları olandan çok daha fazlasını, çok çok daha fazlasını aldılar. Eskiden marketten bir poşet alışverişle çıkan Buğdaylı halkı, artık o kadar çok alışveriş yapıyordu ki poşetleri taşıyamıyor, market arabasını evlerinin kapısına kadar getiriyor, sonra da yorgunluktan market arabasını geri götüremiyor, sokakta bırakıyordu. Sokaklar, başıboş market arabalarıyla doldu. Bunun üzerine market arabası toplayıcılığı diye bir meslek bile çıktı.
Sayfa 55 - Taze KitapKitabı okudu
"Anneler ve babalar ilginçtir. Kendi çocukları akla gelebilecek en berbat kişi olsa bile, onun harika biri olduğuna inanırlar. Bazı ana-babalar daha da ileri gider. Hayranlık gözlerini o kadar köreltir ki, çocuklarının bir dâhinin özelliklerine sahip olduğu konusunda kendilerini ik- na etmeyi başarırlar."
Sayfa 9 - Can ÇocukKitabı okudu
"Uzun yolculuklar da küçük bir adımla başlamaz mı? Hem bazen oturup dinlenmek ya da ilerisi çok korkutucu olduğunda geri dönmek gerekir ya da öncesinde yapmanız gereken başka şeyler vardır. Ama yine de küçük adımlar olmadan o yolculuğa çıkamazsınız. "
Sayfa 176Kitabı okudu
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.