Toprak pistir diye tohum ekritilmeyen bir neslin, aşikardı ; topraktan gelene yabanileşmesi...
Üzgünüz tohum ekmek denince ziraat geçti aklımızdan.. Onun ehli başkaydı... Yüreklere ekmenin sırrına eremedik...
İstismar sorununu hangi toplumsal sorunlarla bağdaştırıyorsunuz?
>>Biraz da erkeğe bakışı değiştirelim! Örneğim yanlış b ir örnek olabilir, Türkiye’nin en büyük sorunu nedir denildiği zaman
öğrencilerime “erkekliktir” diyorum. Bir bakın etrafınıza. Küfür
duymadan beş metre yürüme imkânı yok. “Bayan var küfretme”
deniliyor. E ben de duymak istemiyorum, benim suçum erkek olmak mı? Erkeklikten, kadınlıktan, çocukluktan en temel sosyal
kimliklerimize ilişkin bakış açılarını sorgulamamız, sanılarla hareket etmememiz, durumun üzerine düşünmemiz gerekiyor.
Unutmayın; mağdur ve aieleri suçlu değil. O çocuklar bu toplumun bir bireyi. O kadar güçlü geliyorlar
birçok yetişkinin yaşamadıklarını yaşayarak, hayata derin kökler salarak yetişiyorlar. Onların yetiştireceği çocukların da en az
onlar kadar güçlü olacağından hiç şüpheniz olmasın. O mağdurları dışlamayın. Sohbetlerinize konu etmeyin. Çünkü belki de bu
mağdur sizin çocuğunuz.
Şiddetin seslerine tepkisiz kalan komşular müzik sesine tepki gösterirler, çok gürültü
var diye. Böyle bir duyarsızlığın olduğu toplumda her türlü olayın gerçekleşebileceğini düşünüyoruz. Enseste göz yumanlar birer katildir.
“Nedir? Ne öğrenmek istiyorsun?”
“Tel örgüleri bilmek istiyorum,” dedi katı bir şekilde. Başlamak için bunun en önemli şey olduğuna karar vermişti. “Neden orada olduğunu öğrenmek istiyorum.”
Gretel, sandalyesinde döndü ve ona merakla
baktı. “Yani bilmiyor musun?”
“Hayır,” dedi Bruno. “Neden o tarafa
O (sav) çocuklara geleceğin yetişkinleri olarak bakardı. Fakat öyle zamanlarda yaşıyoruz ki nice yetişkin bir zamanlar kendilerinin de çocuk olduğunu unutuyor. Sanki hiç hata yapmamış, hiç erik ağacına tırmanmamış, bir uçurtmanın peşinden saatlerce koşmamış gibiler.