Ah, Jane Eyreciğim! Öksüz, bir başına; yengesinin evinde büyümek zorunda kalan, kendisine biçilen rolü kabul etmediği için sert kuralların olduğu bir yatılı okula gönderilen, özgür ruhlu, bir o kadar kuralcı, kalıpların dışında düşünce sistematiği geliştirmiş, özgün, büyüleyici bir kadın karakter.
Kitap baştan sona kadar her kelimesiyle beni sarıp sarmaladı. Dili pek akıcı olmasa da; konu bütünlüğü, bir sonraki sayfayı çevirme isteğini daima diri tutmayı başarmış. Jane Eyre'in kuralcı, tok karakteri romanın biçemine de sirayet etmiş.
Romanda, sadece kadın olduğu için, kimi zamansa aç ve beş parasız olduğu için, mürebbiye ve dindar olduğu için... Kısacası toplumun zengin ve tutucu tarafının insana dayattığı her türlü sınırın içinde, toplumun eleştirilebilir tarafında olduğu için kendi olmasına izin verilmeyen; günahkar ve ecinni olarak adlandırılan karakterimizin; başlarda dışlanıp, hor görülüp sonrasında nasıl kabul edildiğinin ve çok sevildiğinin serüvenini dinliyoruz.
Nasıl denir, kitabı bitirdiğimde damağımda sanki eski güzel bir hikayeden kalan nostaljik bir tat kaldı. Adeta anlatının hepsini Jane Eyre ile birlikte ben de yaşamıştım.
Okunması gereken, okuyana çok şey katan, tadı damağında, harika bir edebi eser. Keyifli okumalar.