düzen de vardı, düzensizlik de. bu iki durum arasında ve
belirsizlik içinde asılı, günlük yaşam vardı. bir tarafı seçmek gerekiyordu, ama hangisini? kımıldamadan durmak en iyi çözüm olabilirdi. yerinde duran yanlış yapmaz. ama yerinde duran ölmüş de sayılır. o zaman kımıldamalı: nereye? nasıl? doğru yön hangisiydi? her devinimin arkasında ilk ânın kararsızlığı vardı: neden doğmuştu her şey? kaynağı bilmeden şu ya da bu taraf hakkında karar vermek olanaksızdı. devinim mi, dinginlik mi?
her hareketimizden önce bütün sonuçlarını tahmin etmeye çalışsak, bunları ciddi olarak düşünsek, önce kesin sonuçları, sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da hayali sonuçları düşünmeye kalksak, kımıldayamayız bile, tek bir adım atamayız.
‘…en büyük kötülüklerin bile, içinde o kötülüğe sabırla katlanmamıza yetecek kadar iyilik barındırdığı sonucuna kaçınılmaz olarak bir kez daha varacağız…’