WİNTER
*SPOİLER*
Nerden başlasam, neyden bahsetsem, göklere mi çıkarsam yoksa sinirle duvara mı çarpsam kitabı cidden karar veremiyorum.
Artık serinin sonuna geldik ve her şey çözüme ulaştı, herkes mutlu oldu ama buralara gelene kadar neler oldu neler. Kitabın sonu çok belli, aklımda ‘acaba yazar bi ters köşe yapar mı’ diye düşünsem de yine de Cinder’ın amacına ulaşacağını biliyordum.
Kitabın anlatımı çok basit ve akıcı o yüzden okumakta hiç zorlanmadım hatta arkadaşlarımı şaşırtacak kadar hızlı okudum diyebilirim :D Onun dışında bazı sahnelerdeki konuşmaları biraz basit buldum ama kitabı lise zamanımda okusaydım büyük ihtimal aşık olurdum. Bunların dışında kalan sohbetlerde gerçekten kahkaha attım. Bence serideki en eğlenceli kitap Winter’dı.
Şimdi gelelim Cinderımıza. Beni krizlerden krizlere soktu bu kız, cidden. Bazen o kadar aptalca kararlar verdi ki kitabı duvara vurasım geldi. Hele en sonundaki olayda... Bak hala düşündükçe sinirleniyorum. 4 kitaptır herkes Levana’yı öldürmek için planlar yapıyor ama bizim Cinder eline böyle bir fırsat gelince tereddüt ediyor ve Levana’nın teslim olmasına (!) rağmen onu öldürmek yerine ona acıyor. Aloooo Kurtlar Vadisi mi izliyoruz ya ne tereddüdü!!!! O kadar insan ölmüş, o kadar olaylar yaşanmış ama bizim salak ‘Hüü onun istediği tek şey güzel olmak :’( ’ diye acıyor ve öldürmüyor sonra kalbine bıçağı yiyor...
Bence sırf kitaptaki diyaloglar ve bu aşağıdaki karakterler için bile alınıp okunabilir. Diyeceklerim bu kadar. Hoşçakalın.
Kitaptaki en sevdiğim karakterler tam liste;
THORNE ♡ ,WOLF ♡, JACIN, WINTER, IKO
Alyssa Gardner bitkilerin ve böceklerin düşüncelerini duymaktadır. Bu yeteneğini herkesten saklasa da kaderinin farkındadır; annesi gibi hastaneye kapatılma ihtimali vardır. Bu sebeple farkında olmadığı karanlık tarafıyla yüzleşmek zorundadır.
Kitap benim için gerçekten biraz baş ağrıtıcıydı. Güzel bir uyarlama olmasına karşın karakterleri ve bulundukları sahneyi kafamda canlandırmaya çalışmakta baya zorlandım hatta en sonunda ‘amaann’ diyip devam ettim.
Kitabın ürkütücü bir havası var ve bu hoşuma gitti açıkcası. Olaylar da iyiydi hoştu ama ben karakterlere ufacık bile bağlanamadım. Özellikle Morpheus’a... Her Morpheus’u okuduğumda ‘heh konuştu düzenbaz’ diye okudum. Gerçekten benim için söylediği 10 laftan 9’u yalan 1’i şüpheliydi. Sadece kendi çıkarları için Alyssa’yı kukla gibi oynattı ve iki güzel sözle her şeyi düzeltebileceğini düşündü ama yer mi anadolu çocuğu? Yemedi.
Gelelim Jeb’e. Alyssa’yı koruyorum adı altında kızın ne bir konuda karar vermesine ne de konuşmasına izin verdi. Sürekli onun yerine kararlar verip durdu. Başta sevebileceğimi düşünmeme rağmen bu hareketleri bana sonraları baya batmaya başladı. Fakat illa bi karakter sevmek zorundaysam bu kesinlikle Jeb olur çünkü hikayenin sonlarına doğru bence yaptıklarını telafi etti.
Serinin devamını okumayı düşünmüyorum açıkcası çünkü bence ilk kitap gayet yerinde bitti ve ben devamında olacak hiçbir şeyi merak etmiyorum. Belki yanlış zamanda okuduğum için bu kadar içine giremedim bilmiyorum ama benim çokta sevdiğim bir kitap olmadı.
KraliçeA.G. Howard · Pegasus Yayınları · 2017369 okunma
"Bir zamanlar Alice adında bir çocuk varmış," dedi Morpheus sakinleştirici bir sesle. Onu hala göremiyordum. "Masumiyet ve tatlılıkmış, mutluluk ve ışık. Belki de tek kusuru çok..."
"Meraklı olmasıymış," diye tamamladım onun yerine.
"...Bir çocuğun diğerine olan sadakati ölçülemez. Sen bana inandın, benimle yeni deneyimler yaşadın, benimle birlikte büyüdün. Bu da sana benim en içten bağlılığımı kazandırdı."