Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Leyla Avcı
Leyla Avcı
@Leylavekitaplari
Her kitap avuçlarınızın içinde tuttuğunuz bir hayaldir. Okuyun, okutun...
Aöf Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi
Adana Yumurtalık
579 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Ömer kutuları açtıkça o büyük bilgilerle tanıştık a onun ufku, onun sayesinde bizim bilgilerimiz genişliyor. Ömer karşılaştığı her olayı mantıklı bir düzeyde anlamaya çalışırken, bizler onu ve karşılaştığı kişileri okudukça hayret etmeden duramıyoruz. Mesela ben her okuduğum kitapta bir Türk olarak daha fazla, hep daha fazla gurur duyuyorum. @kasifcocukyayinlari iyiki böyle güzel, özel ve bilgi dolu bir seriyi bizlerin ve çocuklarımızın dünyasına getirdiniz. Varolun efendim
.
Ömer'le bu sefer ki yolculuğumuz Nil Nehrinde bizleri bekleyen İbn-i Heysem ile devam ediyor. İbn-i Heysem ki Batıda Alhazen adıyla, bilim dünyasında İkinci Batlamyus lakabıyla anılmakta olan büyük bilim adamı. Kendi çağının en iyi göz doktoru. Optik alanında devrim sayılacak çalışmalara imza atmış ve bu büyük optik bilgi birikimini Kitabü'l Menazır eseriyle gelecek nesillerin sürekli başvuracağı bir kaynak kitap olarak bırakmıştır. Gözün kısımlarını ve anotomisini birçok bölümde incelemiş büyük bilim adamı İbn-i Heysem hala kitaplarına ve bilgilerine başvurulan nadir insanlardan birisidir.
Şimdi şu algıyı değiştirelim. Sebastian Fitzek'i bir polisiye roman yazarı olarak kesinlikle düşünemezsiniz. Polisiye olarak başlarsanız onun kitaplarına hayal kırıklığı yaşarsınız. Çünkü onun kitapları kesinlikle psikoloji gerilim. Ve öyle böyle değil; okurken çoğu yerde kitabı bırakıp kendi psikolojinizi, kendi benliğinizi mutlaka kendi
"Ölüm bir eve girince, sağ kalanları da biraz öldürüyor." diyor Peyami Safa. Bunun ne demek olduğunu en iyi, bir yakınını evden tabutuyla çıkartılırken görmüşler bilir.
.
İnsanların hayatlarında bazı dönüm noktaları vardır, bazı milatları. O milattan öncen vardır bir, birde sonran. Öncenin anıları, sonranın acıları bırakmaz yakanı. O sonranın içinde boğulup durduğum, bazen ayağa kalktığım bazen yerlerde süründüğüm yine de her halime Elhamdülillah dediğim dönemimde okuduğum kitaplarda ilaç gibi geliyor ruhuma. Değişken halim hiç gülünmeyecek yerde kahkahalara boğuyor, okuduğum bir kelimede hıçkırıklara boğuyor beni. İşte yine ruhuma ilaç gibi gelen hem maddemi hem maneviyatımı doyuran harika bir @omersevincgulofficial kitabıyla daha karşınızdayım bugün
.
O kadar yoğun, o kadar doyurucu bir yolculuk oldu ki Sadi-i Şirazi ve Musab'la olan yolculuğum. Nerelere gittik beraber, kimlerle hasbihal ettik, ne çok üzüldük, ne çok ders aldık, ders verdik insanlara. Sadi-i anlattı biz Musab'la birlikte dinledik, Musab yazdı biz ruhumla birlikte okuduk. Yeri geldi Şehzade'ye öğüt verdik, yeri geldi Batıniler için çıkar yol aradık.
.
Herkese kesinlikle tavsiyemdir
Okur Takip Önerileri
Bazı kitaplarda görünen tek şey vardır; kitabın konusu, giriş, gelişme, sonuç ve bitiş bölümleri. Bazılarında ise bu görünen kısımdan daha derin bir şey vardır ; kitabın altında yatan öz, sana verilmek istenen mesaj ve bu kitabı sadece okuyup geçme diyen bir ses. Simyacı da ikinci kısma girenlerden, resmen o sesi duyduğunuz kitaplardan
Harika ve tamamıyle farklı bir kitapla karşınızdayım bugün. Yıllar önce filmini izlemiştim ama filmi izlemekle, okumanın farkını rahatlıkla alabildim. Beni öyle çok etkiledi ki bu kitap, burun denen organın önemsenmese de ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Her insanın kendine has kokusunun olduğunu, bu kokuların vücudun en yoğun nerelerinde
Kitabı o kadar beğendim ki yoruma nasıl başlasam bilemedim. Ağır tasvirlerin olmadığı ama kişilik tahlillerinin çok güzel ve yerinde yapıldığı bir klasikti Jane Eyre. Yüzyıl öncesinde yazılmış olsa da bu dönemde bile hala okunan, ve okunurken ders veren harika bir hikaye. Ne kadar sade anlatmaya çalışsam da uyarayım spoi içerir
.
Jane hayata direk kötü başlayanlardan ama onun içinde öyle insancıl bir yön varki sonu mutlu bitti de rahatladım. Daha küçücük yaşlarda ne görmediği işkence kalıyor, ne aşağılanma. Anne babası ölünce kendisini yanına aldığı dayısını da kaybediyor ve zalim yengesiyle yaşamaya çalışıyor. Daha sonra onu gönderdikleri okulda hayata tutunma çabaları devam ediyor. Ve birgün içine bir istek doğuyor. Buralardan çıkma, dışarıdaki hayata atılma isteği. Mürebbiye olarak yeni bir malikanede kendisine iş buluyor ama Jane'imizin kötü kaderi burada da peşini bırakmıyor. Yaşadığı sonu hüsranla biten aşk macerasından sonra kendini tekrar yollara vuruyor ve kader ilk kez burada yüzüne gülüyor. Tesadüf eseri sığındığı ev sahiplerinin kuzenleri olması belki de hayatında şükredecek tek nokta. Eline geçen miras sayesinde geri dönüp hüsranla biten aşkını bulmak da en en güzel olay olsa gerek Jane için.
.
Ne kadar anlatsam bir yanı eksik kalacak. Her bir karakter ayrı bir paragraf tutacak. Ben kısaca bu güzel aşk klasiğini hepinize tavsiye ediyorum.
Ömer'le olan yolumuz bu sefer Özbekistan'a düştü ve benim çocukluğumdan beri duyduğum, bildiğim, tanıdığım İbni Sina ile devam ediyor. Bu seriye kadar okuduğum tarihi karakterlerden birisini tanımanın da mutluluğunu yaşıyorum ayrıca
.
İbni Sina'yı çoğumuz tanırız. Onun "Hekimler Sultanı" batıda bilinen adıyla "Avicenna" olarak duyduk bu zamana kadar. Ama bilmediğimiz o kadar çok yönlü bir bilim adamıymış ki hayret ettim.
.
İbni Sina, daha on sekiz yaşında iken, Buhara Emiri Nuh İbn-i Mansur'u ağır bir hastalıktan kurtararak Samanoğulları sarayının kütüphanesinde çalışmak için ondan izin almıştır. Bu sayede de pek çok esere ulaşmış, vaktinin çoğunu kitap okumak ve yazmakla geçirmiştir. Bu kitaplardaki değerli düşünceleri inceleyip özümsemiş, on sekiz yaşına geldiği zaman bu ilimlerin hepsini tamamlamıştı. Günümüzde Avrupa'da dahi pek çok hastanenin ve sağlık merkezinin adı İbni Sina'nın lakabı olan Avicenna'dır. Tıp ve felsefe konularında yaklaşık 200 eseri bulunan bu büyük bilim adamının; astronomi, fizik, kimya, jeoloji ve edebiyat gibi birçok dalda da çalışmaları bulunmaktadır.
.
Yine bizlere harika bilgiler veren bu güzel eser için @kasifcocukyayinlari na sonsuz teşekkürler
Ne de güzel geldin sen benim ve çocuklarımın dünyasına @kasifcocukyayinlari Bilmediğimiz, duymadığımız bir çok tarihi büyüğü sayende tanımış, öğrenmiş ve hafızamıza kazımış olduk
.
Ömer'in bu sefer ki yolculuğunda kapısını çaldığı isim Sabit Bin Kurra. İlk defa ismini duyduğumu utanarak söylüyorum bu ünlü matematikçinin. Sadece matematik de değil, aynı zamanda astronomi bilgini Sabit Bin Kurra.
.
Batı'da Türk Ökdil'i olarak bilinen olarak bilinen ve difarensiyel hesabını kullanan (bu iki terimi de kitabımız sayesinde öğrenmiş oldum ve daha o devirde yapıldığını, uygulandığını okudukça hayret ettim açıkçası) Sabit Bin Kurra, ekvatorun uzunluğunu hesaplayan bilim adamlarından biri olarak tarihe geçmiştir.
.
Urfa Harran'da başlayıp Bağdat'a uzanan bu güzel tarihi yolculukta Ömer'e eşlik etmek harikaydı. Sizin ve çocuklarınızın kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken bu güzel seriyi hepinize gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum
Beni bilen bilir pek aşk okumam. Okuyacaksam da beni gerçekten etkilemesi isterim. Açıkçası bu kitabı çok basit buldum. Daha ilk sayfalardan son sayfaya kadar neler olacağını tahmin ettim ve tahminlerimde de haklı çıktım. Kitap kötü değildi, güzel okundu, beni yormadı. Lakin okurken hep bir yeşilçam kokusu almama sebep oldu.
.
Gelelim kitabımızın yorumuna. Alize annesi öldükten sonra babası tarafından hep el üstünde tutulmuş, hep şımartılmış, hiç yokluk görmemiş güzeller güzeli genç kızımız. Babasının evleneceğini öğrendiğinde ani bir sinirle karşısına çıkan ilk adamla evlenme kararı verir. Ve bu şanslı kişi bozulan arabasını götürdüğü tamirci, yakışıklı ama fakir Serkan olur. Bir anlaşma üzerine hemen nikahlanırlar. Ve Alize bu evlilik karşılığı çok sevdiği arabasını Serkan'a verir. Babasının onu reddetmesi sonucu o fakir hayatta aylar boyunca yaşamak zorunda kalan Alize Serkan'a aşık olduğunu farkeder. Ama olaylar tam da o noktadan sonra içinden çıkılmayacak bir şekilde karışacaktır. Hem Serkan, hem Alize hem de Alize'nin babasını karmaşa bekliyordur.
Elime ne geçerse onu okuduğum günlerde harika bir kitapla buluşmanın haklı mutluluğunu yaşıyorum Polisiye, gerilim, korku tarzı kitaplarda en sevdiğim özellik okuyanı yormaz (katilin kim olduğunu düşünmeniz haricinde). Okuyanı çok fazla araştırmaya yönlendirmez. Düz mantık okur geçersin, ama bu tarzı sevenlerde bıraktığı hazzı bir aşk kitabı okurken bulamazsın. Böylesi kitapların hastasıyım
.
Gözüm Üzerinde'yi daha ilk sayfalardan sevdim. Bir tren yolculuğunda istemediği sahnelere şahit olan Emily ile başlıyor hikayemiz. Bu durumdan oldukça rahatsız olan Emily, bir gün sonra trendeki kızlardan birinin kaybolmasıyla daha büyük bir suçluluk duyar. Aradan geçen bir yıllık sürenin, yoğun polis araştırmasının, medyanın desteğinin sonrasında bile kayıp olan Anna'ya hala ulaşılamamıştır. Ama bu süre sonunda Emily isimsiz tehdit mektupları almaya başlar. Birisi olayı tekrar gündeme getirmek yada şahitleri ortadan kaldırmak için tekrar harekete geçmiştir. Tüm bu karmaşanın ortasında, Anna'nın en yakın arkadaşının o gece neler olduğuna dair anlatamadığı gerçekler vicdanını rahatsız etmeye başlar. Özellikle de ebeveynleri ile ilgili bilinmeyen gerçekler... Ve olaylar Emily'nin tuttuğu özel dedektif sayesinde bir çorap söküğü gibi ortaya çıkar.
.
Muhteşem bir sonla biten, zanlının hiç umulmadık birisinin çıkacağı ve şok olacağınız bu kitabı elinizden bırakmadan soluksuz okuyacağınızın garantisini veriyorum
Ömer'in kutusundan bugün karşımıza Abbas Bin Firnas çıktı ve de öyle güzel çıktı kendine bizlere öyle güzel tanıttı ki hayran olduk.
.
Peki kimdir Abbas Bin Firnas?
Şu yukarıda gördüğünüz kitapta gökyüzü ülkesine uçuş denemeleri yapan Abbas Bin Firnas'ın yaptığı bilimsel çalışmalarına ve buluşlarına tanıklık edeceksiniz. Abbas Bin Firnas 810 yılında Endülüs'te yani bugünkü İspanya'da doğdu. Kurtuba şehrinde büyüdü ve tahsil gördü. Astronomi, edebiyat ve fizik gibi bilim dallarıyla ilgilendi. Havacılığjn öncülerinden biri olarak görülen Abbas Bin Firnas, I.Hakem tarafından Hakimü'l Endelüs unvanına layık görüldü.
.
@kasifcocukyayinlari ndan çıkan ve Ömer' le yaptığımız geçmişin köklü kişilerin olan bu tarihi yolculukla hem bana hem çocuklarıma çok iyi geliyor
Sizler kendimi övdüğümü düşünebilirsiniz ama beni tanıyanlar iyi bilir. Şöyle bir dönüp bakıyorum da ; ben hiç kötü bir insan olamadım. Ne niyetim, ne düşüncelerim, ne de davranışlarımla. Kavga etmeyi bile bilmem ben. Kin tutmayı beceremem. Merhametsiz insanlara hep acıma duyar vicdanlı yüreğim. Ha sırf bu yüzden çok kazık yemişliğimde vardır ama onlara bile iyiki yaşadım tecrübe oldu derim hep. Siz buna saflık diyebilirsiniz, ama bende bu, iyi insan olmaktır, merhamettir, kafanı yastığa koyduğunda huzurla uykuya dalmaktır. Şu kitabı okurken bir kez daha anladım ki, bu dünyada kötü olan ne varsa kim varsa hepsinden nefret ediyorum ben. Dilerim hiç birinizin karşısına çıkmaz Vahap ve onun gibi insanlar..
.
Gelelim beni bu kadar sinirlendiren karakterimize. Bizlere başımıza kötü bir olay geldiğinde tövbe edip iyiliğe dönmemiz emredilmişken, Vahap başına gelen her kötülükte biraz daha sivrilip acımasız oluyor. Fakirlikle sürünerek dişim tırnak geldiği yerde geçmişini düşünüp vicdanlı olacağına, o hep kötü en kötü olma yolunu seçiyor. Hayatına giren her insana ki bu ailesi bile olsa mutlaka bir şekilde kendi hırsı ve egosu sayesinde zararı dokunuyor. Yaptığı hatayı anladığı yer ise yaşamla ölümü ayıran o ince çizgide oluyor sadece. Ama ne geçip giden zamanı ne de verilen hasarları geri alamıyor insan.
.
Okurken bir ders niteliğinde, kendinizi sorgulatacak, tüylerinizi ürpertecek bir kitap tavsiyesi.
Kadın dediğin ölecekse huzurla ölmeli, erkenden ölmemeli ; tamam buraya kadar dediğinde, yaşlanınca uykusunda bir anda ölmeli mesela, acı çekmeden, gözyaşı dökmeden, çığlık atmadan. Severek ve sevilerek ölmeli kadın, çünkü bu kör olasıca dünyada en çok ızdırap çekendir kadın, en azından ölürken en iyisini hak edendir...
.
Kitabımızda en bayıldığım
Verdek onların dilinde en güzel ördek demek. Ama bizim şanssız kızımız Verdek ne derse desin ismiyle bir türlü barışamayan bir talihsiz. 80'li yıllar sonrasında köyden şehire göç etmenin kurtuluş olduğunu sayan kalabalık bir ailenin çocuğu Verdek.O Halime'nin torunu. (Elke'yi okuyanlar Halime'yi mutlaka hatırlayacaktır)Herkese korku salan zalim bir baba, ne derlerse boyun eğen sessiz bir anne ve hem aileyle hem akrabalarla hem komşularla baş edebilen bir nene arasında Verdek trajikomik bir hayata tutunma çabası veriyor. Hayallerden kurtulup gerçek hayatın sert acımasızlığı, kayıplar ve travmalar eşliğinde Verdek'in hikayesine eşlik etmek benim için farklı bir yolculuk oldu
Keyifli bir kitap okuyup, gülerken düşünmek, düşünürken ince nükteleri görebilmek isteyen herkese kesinlikle tavsiyemdir.
