"Bugün esir edilen tazelerin akıbetleri ne olacak?"
Ferhat Çsvuş yağlı kıvır kıvır saçlarını düzeltip ; Peşinden Kalender 'e manidar bir bakış atıp "İstanbul'a vardığımızda köle tüccarına teslim edeceğiz."
"Neyin karşılığında?"
Ferhat Çavuş, boynunu sağa sola şaklattı ; "Altın karşılığında elbette."
"Peki ya kızlar razı gelmezlerse?"
Ferhat Çavuş kaşlarını çattı ; "O nasıl lakırdı (laf, söz) çelebim. Bu kızlar, bizim ganimetimiz; köşemizdir. Cariye rızası sorulduğu nerede görülmüş?. Hem, pederlerine eşek yüküyle para verdik."
" Yani onları babalarından parayla mı aldınız?"
" Ne sandın...."
"Onlar da para karşılığında razı mı geldiler yani kızlarını öylece alıp götürmenize?"
" El mecbur! Başka çareleri yok ki... İstesek bir kuruş para vermeden de alırdık
Lakin biz merhametliyiz. Deniz eşkiyalarına benzemeyiz."
Gerçekle orijinal olarak, kökten bir şekilde yüzyüze gelmek, onunla bir aracı olmadan yüzleşmek, sanki varolan ilk insan gibi gerçeğe ulaşmak : İşte bu özgürleştirir.
Gerçek, bir deneyimdir, bir inanç değil. Sevgiyi ders gibi çalışıp öğrenmeye çalışan bir kişi, tıpkı Himalayaları haritadan bakarak öğrenmeye çalışan biri gibidir. Harita dağ değildir! Eğer haritaya inanmaya başlarsan dağı ıskalamaya devam edeceksin.
Ön yargılı göz, kördür, varılmış sonuçlarla dolu kalp ölüdür. Çok fazla gerçekliği sorgulanamaz varsayımı doğru kabul ettiğinde zekan keskinliğini, güzelliğini, yoğunluğunu kaybetmeye başlar ; donuklaşır. Donuk zekaya akıl denir. Akıl bir cesettir. Onu süsleyebilirsin, inciler, elmas, zümrütlerle ;ama ceset hala cesettir.
Canlı olmak ise tamamen farklı bir şeydir. Bilim kesin olmak demektir ; olgular konusunda emin olmak. Olgular konusunda kesin olursan o zaman gizemi hissedemezsin. Gizemin bir miktar belirsizliğe ihtiyacı var. Bilim olgusaldır. Gizem olgusal değil varoluşsaldır.
Sayfa 26 - OVVO Basım Yayın ve Tan. iz. San. Tic. Ltd. Şti.Kitabı okuyor