"...bağışlarsam, zayıf biri olarak kalacaktım. evet, başkomserim, bu dünyada haklı olmak, adil olmak, ahlaklı olmak hiçbir işe yaramaz. güçlü, cesur ve acımasız olacaksın. başka türlü ayakta kalamazsın. başaramazsın..."
sanki bütün bunları aşmış gibi rahatlıkla konuşuyordu ama değildi. ruhunun derinliklerinde, çok derinlerde bir yara durmaksızın kanıyordu. ne yaparsa yapsın, ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın, gizleyemiyordu. yüzü gerilmiş, sesi boğuk çıkmaya başlamıştı. yine de gülümsemesini kaybetmedi.