Belki de tek sorun şuydu: biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman. Ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk. Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye.
Hiçbir yere ait olmayan insanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.
Ama uyuyabilmek için yapmayacakları şey yoktur. Yalanlarını kendilerine unutturmak için...
Farklı olmak için mi farklıydım, yoksa öyle mi doğmuştum bilmiyorum; ancak emin olduğum nokta tanıştığım kişilerle aynı durumlar karşısında aynı duyguları hissetmiyor oluşumdu.
Artık ne mutlu ne mutsuzum.
Her şey geçip gidiyor.
Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu.
Her şey geçip gidiyor.
Ağzımdan bilinçsizce çıkan ilk sözler, "eve gitmek istiyorum," mırılrılarıymış. Evimin tam olarak neresi olduğunu ben de bilmiyorum ama böyle söyledikten sonra hüngür hüngür ağlamışım.
Ben tam unutmak üzereyken, o kanatlı canavar pike yapıyor, gagasıyla hafızanın kabuklarını yırtıp açıyor. Geçmiş günahların ve geçmiş utançların canlı görüntüleri aniden gözlerimin önünde beliriyor ve o kadar çok korkuyorum ki çığlık atmak istiyorum. Yerimde duramaz oluyorum.