Metin Pir
@Manuelbeckett
Lisans
Van
Bitlis, 23 Ağustos
1090 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Yürek yaşlanmaz (Dîl pîr nabe)
Kutsal sanıp Munzur' a attı dişini, munzur bir çocuk...
Senin dişini napsın dedi diğer munzur çocuk...
Bence dişleri en aşağda topluyor dedi, diğer ikisi kadar munzur olmayan çocuk...
Büyüyüp doktor, savcı ve hakim olarak Munzur çayına geldiler yine. Geldikleri yer onları hiç değiştirmedi. Biri görür diye korkmadan koşuşturdular deli gibi.
Gülüşüp yanlarında getirdikleri soğanı taşın üstünde kırıp peynirle yediler. Tabiki elmalarıyla beraber hem de kırmızı...
Beraber çobanlık yaptıkları zamanlardaki gibi ağaçlardan baston yapıp didiştiler.
Yaşam çoğu şeyi yiyip bitirse de, çocukluk bakidir, unutulmaz.
Bugün bile baktıklarında çocukluğun Munzur kadar hızlı aktığını hissetseler de aynı pozisyonda oturarak aynı çocuklar oldular.
Ne diyordu hem bir kürtçe şarkıda "dıl pîr nabe"( yürek yaşlanmaz)
Okur Takip Önerileri
Hüzünlüyken bile ne güzel gülüyorsun adam!
Yine her şey bu gecede olması gerektiği gibi;
üzüntülü ve ağır.
Sadri Alışık..
Marks Amcamız.
Kalbim zincirlenmişken derinden,
Gönlüm açıldı aydınlığa,
Ne umduysam karanlıklar içinden,
Sende buldum sonunda.
Karl Marks' ın Eşi Jenny' ye yazdığı mektuptan.
(Reha Muhtar'ın bir yazısından)
Meğer gerçekmiş.!
youtu.be/L7epuTkWBDo
Uyan Sunam uyan derin uykudan!
(Türkünün hikayesi)
Fahri Kayahan.
Eşidir Suna F.Kayahan'ın.
Fahri çok severmiş Suna'sını.
Sık sık sevdiğini dile getirmiş Fahri.
Bıkmadan usanmadan severmiş.
O zamanlar da o devirler de öyle kolay değilmiş seni seviyorum demek!
Bir kere ayıp karşılanırmış, aldırış etmemiş Fahri sevmiş
İÇİMDE KALAN SON ZENCİYE...
Dokunsalar ne taşlar oynardı içimizden..
Dokunmadılar..
İnsandılar...
Karalar...
Aklar...
Kar...
İçinde cinler uyur insansoyunun.
Bende ji.
Mın tobe be careki din ez bêm vê dınyayé...
(Tövbe olsun bir daha bu dünyaya gelirsem.)
(Ferhat Merde)
Muhammed Ebrahim - Gri
Gri... Gri... Gri...
Sabah, sis, yağmur,bulut, bakış, hatıra...
Bende bir şarkı yoktu sen okudun.
Bir ayna yoktu bende, sen baktın.
Bereketli toprakların uykusunda bir köktüm
Senin bakışınla yeşerdim,
Seni Nasıl Seviyorum !
Çocukluğumun ok ve yayı ile
Kadim bahçelerin yollarında,
Islanmış ağaç kümeleri arasında,
Bir serçenin göğsünü nişan almıştım ki Sana aşık oldum.
Serçe omzuma kondu.
Ve ben mahir bir avcı oldum.
Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım.
Ne zaman özlesem şarkı söyledim.
Kuş gelir, kuş konar.
Kuşu koklarım, öperim ve özgür bırakırım.
Ve bir başka avcıya av olunca,
Çocukluğumu görürüm.
Yağmur yağmış ağaç kümeleri arasında,
Saman, çiçek ve kuşun şarkısıyla,
Kendine kıvrılır ve ağlar;
Ey şarkı!
Seni nasıl seviyorum.
("Muhammed Ebrahim" iranlı şair.)
Zaten... Ama ... Mesela....
Puzzle yapar gibi parçaları bir araya getiriliyordu insanların,
Birinin kolu diğerinin kopan koluna,
Diğerinin bacağı, bacağı olmayanın bacağına.
Dünyada ne garip acılar var Lena.
Bir çocuk da kaybettiği kedisine ağlıyordu.
Ve bunu gören bir başkası da onun ağlamasına...
İnsanlar çok çabuk alışabiliyor,
Kendisinin yokluğuna...
Zaten her
Kibir, ruhun kanseri...
Dünyadaki en tehlikeli hastalık, kibir budalalığıdır. Çünkü kendinden başka herkesi horgörmek - küçük görmek gibi emareleri vardır ve o kadar sinsi bir hastalıktır ki, erken teşhisi de imkansızdır. Şükür ki bulaşıcı değildir, viral değildir. Bunu gören gözler de, hasta tarafından hep düşman olarak görülür.
Ve yaşam er geç bu hastaları kendi sahasından atar. Kibirsiz geceler....
(M. Pir.)
Geceye siyahi bir söz.
"Eğer yüzün hayatın ağır tokatlarıyla şiştiyse, gülümse ve şişman bir adammışsın gibi davran."
Nijerya Atasözü