Ilk Kez bu kadar fazla bir kitapla haşır neşir oldum, bir yolculuğa çıktık ikimiz, mental, duygusal ve ruhsal oladak değil aynı zamanda fiziksel olarak da birçok yere beraber gittik, gezdik,yedik, ıslandık, ağladık. Ben ona o bana yar oldu. Inanılmaz zengin bir kitap, seni sana sorgulatan, soğutan, derinlere götüren, karanlığa boğan ama aydınlığa çıkartmayan bir eser. Insan herşeyi sorguluyormuş da, valığın ve kainatin hatta hiçbirşeyin sırrına ermeden ölürmüş. Sıradanlığın ve aynılığın fesefesi bu. Sahiden biz anne babalarimizin devamı miyiz, yoksa dünyanın devamı miyiz? Yoksa neyiz biz. Çok fazla şey yazılır da ben hala biraz bitkin biraz sarhoşum. Belki başka zaman. Şimdi bir kaç alıntıyla bitirmek istiyorum.
" hayatın aynılığı bir tür güvence gibiydi. Her değişiklikten, başkalıktan ve başkalardan besleme görmüş şeytan gibi ürkmek ve hep o alışıldığı, bildiği aramak, bulamamaktan korkmak hayatlarımızın temeli idi."
...
"Hayata sığmak kolay değil, elin kolun sığsa tuttuklarin sığmıyor, ayakların girse hayallerin girmiyor, belin dönse gözün arkada bıraktıklarında kalıyor, hep bir darlık, darlık, sıkışma, sonra da bakılıyor ki insan gire gire daha giriş kapısında durmuş, orayı da tıkmış, ötesi bomboş, yiğitsen ilerle..."