Ben o ilk acıda pes edecektim, etmedim. Özenle sakladım acıyan yerlerimi, kanayan yaralarımı. Zaman mütemadiyen farklı yerlerden yaksa da canımı hep o ilk yaram sızladı, bildim. Yerinden değil, yakışından değil, acıyışından bildim. O yara başka acırdı içimde. Sebebi değiştiyse de gözyaşlarımın hep aynı yere ağlayışımdan bildim. Kapanmadı, daha doğrusu kapanmadı sanırdım ta ki içimde bir mücevher gibi koruduğumu anladığım güne kadar. Anladım ki o yara beni ben yapmış, o yaranın kapanması demek kendimden uzaklaşmak demekmiş... Bazı yaralar kapanmamalı vesselam.