Bir gün düşersin ve ayağını incitirsin. Çok canın yanar. Gideceğin ilk yer neresidir? Tabi ki bir hastane.
Öyle dönemlerden geçersin ki kalbin kırılır. Canın yanar. Hissetiklerin ve düşüncelerinin içinden çıkamazsın. Ruhun örselenir. Savrulur gibi hissedersin. İşte o an ruhunun da tıpkı ayağın gibi tedaviye ve ilgiye ihtiyacı vardır. Onun da iyileşmeye yaralarının sarılmasına, dinlenmeye ihtiyacı vardır. 🍃🌼
instagram.com/p/CNGMRW-haMt/?...
Kendimizi kimi zaman karanlıkta kalmış, sesimizi duyuramıyor gibi hissederiz. Hiçbir şey için isteğimiz olmaz. Yapmaktan oldukça keyif duyduğumuz şeyleri bile yapamaz, onlardan keyif alamaz hale geliriz. Elbette bu bir şımarıklık yahut sahip olduğumuz özellikler değildir. Yaşantımız boyunca bazen geçmişten bazen de şu andan taşıdığımız ve hissettiğimiz yükler bizi bu karanlık ve boşluk hissine itebilir. Peki bu zayıflık mıdır? Kendimizi bunun için suçlamalı mıyız? Elbette hayır. Bu ne zayıflık ne de bir suçtur. Biz insanlar doğrular kadar yanlışlara, rahatlık ve huzur kadar acılara ihtiyaç duyarız. Yoksa nasıl bilinir doğrunun doğruluğu...
Sarının sarı, beyazın beyaz olduğunu bilmeden nasıl ayırabiliriz ikisini?
Elbette ruhumuzun, kalbimizin kaldıramayacağı kadar derin acılar da yaşayabiliriz. İşte o zaman içimizdeki o güçlü insanın sesini dinlemeliyiz. Suçlayıcı ebeveyn seslerimize değil, o sağlıklı olan yetişkin sesimize kulak vermeliyiz.
Önce karanlığı ve onun hissettirdiği soğukluğu yaşamalı, yasımızı tutmalıyız. Çünkü üstü örtülen, derinlere itilen her acı, her olumsuz yaşantı elbet bir gün karşımıza çıkacak ve ilk boşluğumuzda bizi düşürmek için bekliyor olacaktır.
Her ne kadar karanlık olursa olsun başımızı bir kez yukarı kaldırıp ışıldayan yıldızlarımıza bakmalıyız. Çünkü her şeye rağmen onlar daima oradadır. Ağlayınca başımızı yaslayacağımız bir dost gibi...
Unutmayalım ki her gecenin bir sabahı vardır. Kim görmüş ki güneşin doğup söküp atamadığı bir karanlığı?
Hepimizin güneşini bulması dileğiyle...
🍃🌟🌙
instagram.com/ins_anadair?igs...
Sevgi tıpkı bir miras gibi kalır ailelerimizden. Nasıl seveceğimizi, bunu nasıl göstereceğimizi onlardan öğreniriz. Çocuklukta edinilen deneyimlerimiz bir ömür rehber olur.
Sözümüz o ki solan bir çiçek bilmez ki baharın ne zaman ve nasıl geldiğini.
instagram.com/ins_anadair?igs...
Türkçede sıfır yok. Türklerde her şey birden başlar! "Birdenbire " diye çok güzel bir ifade var Türkçede. Sıfırdan bir şey olmuyor, her şeyin başlangıcı var, bir kökü, bir sebebi var. Sıfırın "zifiri karanlığından" bir şey çıkarmak kolay değil!
...Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat.
-Turgut Uyar-
- Her sabah evden çıkarken o gün karşılaşacağım tüm davranışlarla sözlerin bana kişi olarak var olmadığımı, yürüyen, kıpırdayan bir insan gölgesi dahi sayılamayacağımı tekrar tekrar ihtar edeceğine kendimi hazırlayarak adımımı atıyorum sokağa, dedi.