"Hayır hayır, hayır Profesör Nietzsche! inanın bu söylediğiniz mantıkli olsa da bende işe yaramıyor! Sizin kabulünüze ihtiyacım olduğunu biliyorum. Haklısınız: Nihai hedef baskalarının fikirlerinden bağımsız olmak ama bu hedefe giden yolda -kendim için konuşuyorum, sizin icin değil- edep sınırlarını aşmadığımı bilmeliyim. Kendimle ilgili her şeyi bir bașkasına anlatıp benim de ... ne de olsa bir insan olduğumu görmeye ihtiyacım var."
Breuer sonradan aklina gelen șeyi de ekledi:
"İnsanca pek insanca!"
cinsel ilişkilerin diğer iliskilerden bir farki olmadiğını, orada bir güc mücadelesi olduğunu söylüyorum. Cinsel arzular sonuçta bir başkasının beyni ve bedeni üzerinde egemenlik kurma arzusudur."
"Bu kulağa doğru gelmiyor. Benim arzularım böyle değil en azından!"
"Evet, böyle!" diye Nietzsche srar etti. "Daha derine bakarsanız, arzuların başkaları üzerinde egemenlik kurma arzusundan başka br șey olmadığını göreceksiniz. Sevgili seven kişi' değil; sevdiği kişinin bütün hâkimiyetini ele geçirmek isteyen kişidir. Defineyi koruyan ejder kadar kötü ruhludur! O dünyayı sevmez, tam tersine, tüm canlilara karşı tamamen kaytsizdir. Bunu siz kendiniz de söylemediniz mi? Bu yüzden mutlu olmuştunuz...
Rahatlık ve Hakikat arasında seçim yapmalısınız! Bilimi seçiyorsanız, doğaüstünün yatiştıricı zincirlerinden kurtulmayı seçiyorsanız, iddia ettiğiniz gibi inancı bir kenara bırakıp tanrısızlığı kucaklamayı istiyorsanız, o zaman inançlı birinin küçük konforlrrinın özlemini çekemezsiniz! Tanríyl öldürüyorsanız, mabedin korunağından da ayrılmalısınız.