Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

MerveKoldas

MerveKoldas
@MerveKoldas
Çorum
8 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Birini özlediğini söylemek için basılan telefon tuşlarıyla, bir hastalığı haber vermek için basılan telefon tuşlarının birbiriyle aynı olmayacağı gerçeğini kabul edersiniz tahmin ederim.
Reklam
Ölüm ile ayrılığı tartmışlar, elli gram ağır gelmiş ayrılık.
Öyle ya, ölüm var kalım var. Bu hayat hep böyle duru su gibi akıp gidecek değil ya.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatında mucize isteyen bir, şükretsin iki, güzel düşünsün vesselam.
Evet özlem var, ama sevdiklerimize kavuşma ümidini veriyor ve şükürler olsun zamanı gelince de kavuşuluyor.
Reklam
Bir saatlik tefekkür altmış senelik ibadetten ya da tamamı ibadetle geçen bir geceden daha hayırlıdır da denir.
Şundan eminim ki bir yerde zorluk varsa bir başka yerde bir kolaylık kapısı açık tutuluyor illa ve daima. Hatta bir yerde zorluk varsa bir yerlerde ferahlık veren en az bir kapı açık, öylece bekletiliyordur karşısında.
Bulmaya niyet edip de bakarsak etrafa, görünür oluverir o ilk bakışta görünmeyen kapılar.
Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.
Hüzün ve acı bir annenin bakışlarına kadar indiyse onun kat kat fazlasını yaşıyor demektir.
Reklam
İnsanlara bir şeyler anlatmaya çalışmak buharlı bir cama yazı yazmaya benziyor. Özenle yazıyorsun, apaçık belli oluyor anlattıkların. Sonra silinip gidiyor.
Hevesleri, beklentileri, erteledikleri, kursağında kalmış kelimeleri, kaçırılmış bakışları, gizledikleri, bitirilmemiş mektupları, susuşları ve istemsiz veda edişleriyle tamamlanmamış bir cümledir insan. Son anda binmekten vazgeçtiği bir otobüs, suskun kalınmış bir telefon araması, sinemada yanında duran boş koltuğa bakış... Tamamlanmamış bir cümledir insan.
Hayatın akışına kapılacağım. Yaralarım, alıştığım güzel anlarla kabuk bağlayacak. Umarım sık sık güzel anlar yaşarım ve uzun sürerler. Çünkü geçmişte yaşarsam, hayatta kalamayacağım.
Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.
Namus hak yememektir, helalinden kazanmaktır, kimseye zarar vermemektir; fakire, garibana yardım etmektir; adaletli olmaktır. Samimi olmaktır; olduğun gibi görünmektir, ikiyüzlü olmamaktır. Kadını ezmemektir, onu hor görmemektir..
Reklam
İnsanoğlunun bir yerde, bir işte yalnız olmadığını anlaması ne kadar güzel bir şey. Kalpten kalbe giden yok bu olsa gerek.
Biz zannediyoruz ki insan ölünce çürümeye başlar. Doğru değil. İnsan doğduğu andan itibaren çürümeye başlıyor. İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır. Başkasından değil, kendimden biliyorum.
Sayfa 169Kitabı okudu