Biraz daha açacak olursak, âlemlerin Rabbi, celâli bir vasıf olarak, mesela kudret sahibidir. Mutlak bir kudret sahibidir O. Ama bu, hâşâ, zaptolunamayan, yakıp yıkan bir kaba kuvvet değildir. Bilakis, O'nun kudretinin 'basîrâne bir tasarruf'u vardır. Yani, her bir şeye lâyık ve lâzım olduğu şekliyle tecelli eder. O, kudretini acze dönüştürebilecek ölçüsüz bir rahmetten de beridir, rahmetini silip süpürecek kontrolsüz bir güç gösterisinden de. Ve celâl ile cemali, yarattığı her bir şeyde buluşturmaktadır. Yani, gerçekte, bazı şeyleri cemalsiz, bazı şeyleri ise celâlsiz yaratma gibi bir noksanlıktan da münezzehtir. Kar taneleri gibi her biri ayrı bir nakış taşıyan müthiş bir güzellik sergisi, yolların kapandığı ve insanların evlerde kaldığı bir celâl boyutu da taşır mesela. Hem insana haşyet ve ürperti veren bir celâl sergisi olarak gökyüzü, müthiş bir güzellik de sergilemektedir.