1984 tam bir distopya iken bu kitaba ütopya-distopya arasında bakmak gerekiyor bence çünkü hele ki şuan yaşadığımız toplumda böyle bir sistem uygulanmaya başlansaydı eminim çoğunluk memnun olurdu. Yazının devamı spoiler içerebilir.
Kitapta işlenen toplumda sanıyorum 4 ayrı kesim vardır ve bu kesimler kendi kıyafetlerini giyer, kendi işlerini yaparlar.Tüm kesimler kendi kesimlerinin en iyisi olduğuna şartlandırılmıştır. Boyları ve kilolarına kadar tek tipleştirilmeye çalışılan bir toplumdur bu. Herkes herkese aittir. Annelik ayıp sayılır ve müstehcen bir şey olarak görülür. Bebekler tüplerde yaratılır ve hepsinin aynı genlere sahip olması hedeflenmektedir. İnsanlar soma isimli bir uyuşturucuyla mutlu edilirler. Bu dünyada her şey hisler üzerinedir. Tek eşlilik korkunç bir şey olarak sayılır. Kitabın sonunda ana karakterimiz bir ''vahşi''ye dönüşür ve intihar eder.
Yazıldığı döneme bakılırsa kesinlikle çok çarpıcı ve okunması gereken bir kitap.
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202159,9bin okunma
Bir Söylence
''Bu, yedi kollu bir şamdanın yazgısına dayandırılmış büyük bir söylencedir. Şamdan; Kudüs'ten Babil'e gitmiş, oradan bir şekilde dönmüş, bu defa Titus tarafından Roma'ya götürülmüş, Belisarios Kartaca'yı fethedince Bizans'a nakledilmiştir. Bu, dini öğeler taşıyan bir sanat eserinin yeryüzünde başına gelen muhtelemen en tuhaf yolculuk olduğu için, benim gözümde Yahudilerin asırlardır süregelen göçebeliğinin sembolüdür. Tarih kayıtlarına göre, İustinianos şamdanı Kudüs'e -yani bir Hıristiyan kilisesine- iade eder ve şamdan burada kaybolur. Benim söylencemde bu kayboluş, diriliş olasığı taşıyan bir saklanıp muhafaza edilmeye dönüşür.''
-Stefan Zweig
Kitabın ilk sayfasında bu yazı yer alıyor, Zweig burada neden yedi kollu şamdanın, Menora'nın, hikayesini yazdığını anlatıyor aslında. Hikayenin aşırı iç burkan bir yönü var o da Yahudilerin azınlıkta oldukları bölgelerde yaşadığı zorluklar. Bunları okuduğumuz zaman anlıyoruz ki insan her neye inanırsa inansın kutsal gördüğü şey için her türlü mücadeleyi göze alıyor. Kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız ki inanç farklılıkları olsa da hiçbir insan birbirinden farklı değil yani kimse müslüman olduğu için iyi yada yahudi olduğu için günahkar değil. Zweig'ın en sevdiğim eseridir, okurken sürekli Lino Cannavacciuolo'nun Altalena'sını dinlediğim için de ikisi bir bütündür bende. Kitabı kesinlikle öneriyorum, aynı şekilde Altalena'yı da. :)
Gömülü ŞamdanStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202214,1bin okunma
Bana göre edebiyat tarihindeki en başarılı distopya örneklerinden biri. İthaki basımında kitap başlamadan evvel Juan Ramon Jimenez'in ''Eğer sana çizgili bir kağıt verirlerse, sen öteki türlü yaz.'' sözüne yer verilmiş, bu bile okuduğum an kitaba karşı içimde bir sempati uyandırdı okuduktan sonra da bu sempati kat be kat arttı kitaba karşı.
H.G. Wells'in basit bir anlatım ve harika kurgunun bir araya gelmesiyle oluşmuş harika eseri. Eğer bilim-kurguya karşı içinizde bir ön yargı varsa ve bundan kurtulmak istiyorsanız bu kitap sizin için bir hazine. İthaki Yayınlarındaki versiyonu belli ki büyük emek gösterilerek basılmış ancak bence önsöz kitap bittikten sonra okunmalı ki spoiler alınmasın.
Zaman MakinesiH. G. Wells · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928,6bin okunma
Film uyarlamasına göre çok daha derin bir hikayesi olan gerçek bir bilim-kurgu eseri. Okuduktan sonra acaba gerçekten böyle bir şey yaşanabilir mi düşüncesi insanın aklını kurcalıyor.
Türkiye'de adı pek duyulmamış Yunun yazar Petros Markaris'in kendine hayran bırakan polisiye kitabı. Okurken Yunanistan ve Türkiye'nin aslında ne kadar benzer iki ülke olduklarını, benzer bi siyasi geçmişe sahip olduklarını görüyoruz. Hocamın tavsiyesiyle beğenerek okudum ve okumayı düşünen herkese kesinlikle öneriyorum :)