Ben 12 13 yaşlarında iken Kur'an'ı Kerim kursuna gidiyordum. Hocamızla sohbet etmeye başlamıştık ve o zaman sormuştum hocama," Hocam benim içimde bir ses var sürekli konuşuyor da hiç susmuyor. Bazen korkutuyor korkunç şeyler söylüyor bana."
Ben o zamanlar ezan okunurken korkuyordum arkadaşlar. Hasan'ın rüyası diye bir film izlemiştim henüz 8 9 yaşlarındayken ve o filmden sonra korkmaya başlamıştım ezandan. Hocam bana onun nefs olduğunu, söylediği kötü şeyleri dinlememem gerektiğini söylemişti de yaşımdan dolayı heralde anlamamıştım.
Tabi korkumu nasıl yendiğimi de söyleyeyim; büyüklerim konuşurken duymuştum eğer bir korkudan kurtulmak istiyorsam o korkunun üzerine gidecektim. Ve ben ezan okununca," Korkmuyorum hiç, ezan güzel bir şey bizleri namaza çağırıyor senin içini huzur kaplaması gerek neyden korkucaksın?" Diye düşünüp oturup ezanı dinlerdim o şekilde kurtulmuştum bu korkumdan.
Şimdi gelelim kitaba. Kitapta da o içimizde konuşan bazen başkasıymış gibi bazen kendimizmiş gibi duyduğumuz sesten yani nefsten bahsediyor ve bunu sanki nefs konuşuyormuş gibi anlatıyor bize.
Hüdayi' nin hayatını, bıraktığı şöhret ve malını yani kendini nasıl yendiğini anlatıyor nefs bize.
Çok farklı bir yaklaşım olmuş bence nefsi konuşturmak. Güzel de olmuş hani. Okurken düşünüyorsunuz acaba bunu söyleyen benim nefsim mi diye. Güzel bir kitaptı ve baya çekti beni içine. Okumayı düşünen var ise düşünmesin okusun derim düşünmeyen de okusun isterim. Şimdiden keyifli okumalar :)