Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mesut

Mesut
@Mesuttml
27 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Reklam
Asıl sorun, içinde yaşadığınız ve size ihsan edilmiş dünyaya ilişkin yanlış bir algıya sahip olmanızdır. Burada var olan her şey ruhunuzu zenginleştirmeniz için birer besindir. Bir kez bu düşünce biçimini benimserseniz bu dünyadaki hiçbir şeyin boşuna olmadığını idrak edersiniz.
Sayfa 58
Bizim tabiatımız nedir? Özgür, asil ve mütevazı olmak. (Çünkü başka hangi yaratık utandığı zaman kızarır?) Doğanın bizi şekillendirdiği halde kadın ya da erkek olarak hayatın zevklerini yaşamak. Bunları doğanın zaten bizim için belirlediği yolda yürümeye devam edebilmek için yapmak.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zihinsel arena benim uzmanlık alanım değil ama şunu biliyorum: Düşünceleriniz düşmanınız olabilir ya da onları müttefikiniz yapabilirsiniz.
Sayfa 29
Yazı sanatı bir sanattır, ama üslûp bir bilim işi değildir. Üslup insanın ayniyle kendisidir, sözü ile Hello'nun diğer: Üslûp bozulmaz, sözü aynı şeyi söylemektedirler. Üslûp gözlerin rengi veya sesin tonu kadar kişiseldir. Yazmak sanatı öğretilebilirse de üslûp sahibi olmak öğretilemez.
Reklam
Büyük düşünür, insanları aşağıladığında onların tembelliğini aşağılamaktadır: çünkü bu tembellik yüzünden birer seri imalat ürünü, önemsiz, ilişki kurmaya ve eğitilmeye değmez olarak görünmektedirler. Kitleye dâhil olmak istemeyen insanın yapması gereken tek şey, kendine razı olmayı bırakmaktır; kendisine seslenen vicdanını dinlemelidir: "Kendin ol! Şimdi yaptığın, düşündüğün ve arzuladığın şeylerin hiçbirisi sen değilsin."
İnsan kendi doğasına göre yaşamalı. Önce kendini tanımaya yoğunlaşmalı sonra kendi hakkındaki hakikate göre yaşamalı. Bir vejetaryen olan kaplan hakkında ne derdiniz? Elbette onun kötü bir kaplan olduğunu söylerdiniz. Dolayısıyla herkes hem bireysel hem de kolektif doğasına göre yaşamalı. İnsan ne ise o olmalı, kendi öz bireyselliğini, bilinç ile bilinçdışı arasında ikisine de eşit mesafede duran, kişiliğin o merkezini keşfetmeli; doğanın bizi yönlendiriyor gibi göründüğü ideal noktayı hedeflemeliyiz. İnsan kendi ihtiyaçlarını ancak o noktadan tatmin edebilir.
"Bir yaşam biçiminden vazgeçmek için onun yerine konacak başka bir yaşam biçimi bulmak gerekir." İnsan iki dünya arasında durur. Dış dünyanın beklentileri ve dayattıkları, içdünyanın çağrısı ve zorlantıları. Bazen yüzünü birine bazen de diğerine çevirir, seçtiğine bağlı olarak diğerini feda eder. İnsan hayatına anlam verecek ve evrende kendine bir yer edinmesini sağlayacak duygu ve düşüncelere ihtiyaç duyar. Bir anlamı olmalıdır yaşamanın, varoluşun, gündüzün ve gecenin deviniminin. Ancak böyle katlanılır en dayanılmaz acıya, ölüme, çaresiz kalınan anlara...
Bugünün insanı eski çağlarda yaşayan insanın yapabildiği içgüdü-bilinçli zihin bütünleşmesini sağlayamamaktadır. Çünkü modern insanın "ileri" bilinci içgüdülerinin katkılarını bilinçdışıyla bağdaştıran araçlardan mahrum etmektedir. Bugünün insanı kendini yalnız hisseder, çünkü artık doğayla bağ kurmamaktadır. Taşları, bitkileri izlemiyor, akan suları dinlemiyor, duymuyor ve onlarla konuşmuyoruz. Dahası onların konuştuğunun da farkında değiliz. Kopan bu bağın sonucunda duygusal enerjimizi de kaybetmiş bir hale geliyoruz. Bugünün derdi bu, ruhumuzun kaybolması. İşin acıklı tarafı da onu olmayan yerlerde aramamız. Konfüçyüs bu meseleyi harika bir şekilde özetlemiş gibi, şöyle der: "En zor şey, karanlık bir odada bir kara kediyi bulmaktır, özellikle odada kedi yoksa." Bugün doğayla bağını koparmış insanın elinde kalan ne peki? Bir çıkış kapımız var mı? Çıkış kapılarımız mitler ve rüyalarımız...
241 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.