Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mesut

Mesut
@Mesuttml
27 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Evrimsel kuramda histrionik kişilik aktif ve başkası odaklı olarak geçer; bağımlı kişilikse pasif ve başkası odaklıdır. Her ikisi de kendisini çaresiz hisseder ve başkalarını hayatının merkezine koyar. Bağımlılar işlerine yarayacak bir vekil, çaresizlik ve yetersizlik duygularını telafi edebilecek birini ararlar. Başkalarını kendilerine bağlamak için tatlı, masum, pasif, çocuksu bir imaj yaratırlar. Bu imajı kusursuz hale getirerek, onları terk etmeye kalkışacakların kendilerini suçlu hissetmelerini sağlarlar. Oysa histrionikler, yaratmaya çalıştıkları imajla diğer insanların zihinlerini ele geçirecek kadar cezbedici olmaya çalışır ve bunu yaparken de tek bir arzu taşırlar: Bana yaklaş! İdeal ilişki simbiyotikse, bağımlı kişi parazite, histrionik ise karadula benzetilebilir. Bağımlının kurduğu ilişki ömürlüktür, histrionik ise duyumlarının sunduğu her kanaldan gizlice ve simgesel bir ilişki kurar, olabildiğince fazla adayı kendine çekmeyi amaçlar.
Reklam
Fikirlerin birbirinin yerine geçebildiğini kabullenmemekte ısrar edilince, kan akar... Kesin kararların altından bir hançer yükselir; alevli gözler cinayet habercisidir. Hamlet'ten etkilenmiş mütereddit bir ruh asla zarara yol açmamıştır: Kötülüğün ilkesi irade gerilimindedir, huzuru yaşayamamaktadır; tıka basa ideallerle dolu, kanaatlerinın ağırlığı altında patlayan ve şüpheyle tembelliği —bütün faziletlerinden daha soylu zaafları— alaya almakla gönül eğlemiş olduğu için, mahvolduğu bir yola, tarihe, o densiz sıradanlık ve kıyamet karışımına girmiş olan bir ırkın Prometheus'vâri megalomanisindedir...
“Senin cahilliğin benim yaşamımı etkiliyor.”
Rüşvetçi politikacıları, düzenbazları, hırsızları ve hainleri seçen halk, kurban değil suç ortağıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Deneyimlerimizden kaynaklanan bir şokun - travma denilen şeyin- ızdırabını çekmeyiz. Aksine deneyimlerimizden tam da amaçlarımıza uyan şeyi oluştururuz. Yaşam deneyimlerimize verdiğimiz anlam aracılığıyla kendi kendimizi belirlemiş oluruz ama eğer belli bazı deneyimlerimizi gelecekteki yaşamımıza temel olarak alirsak, bu anlam muhtemelen hep bir şekilde yanlışlar içerecektir. Anlamı, belli bir bir durum belirlememiş, aksine, bizim durumlara verdiğimiz anlam ile kendimizi bağlamışızdır.
Lider, insanların değişim ihtiyacı hissetmesini sağlamak ile değişim tarafından ezildiklerini hissetmesini sağlamak arasında hassas bir denge kurmak zorundadır; o nedenle liderlik iki ucu keskin bir bıçaktır.
Sayfa 86
Reklam
Blokzincirini Hissetmek
Bir kumsalda olduğunuzu hayal edin. Güneş parıldarken sulardan gelen sisli bir esinti insanı serinletiyor. Kumsalı binlerce insan paylaşıyor, Tanzanyalı dağcılar, Uruguaylı borsacılar, Mato Grosso’nun yoksul çiftçileri, Long Island’dan bir özel jet pilotu, üç Ingiliz yılan balığı avcısı, bir Fransız sanat taciri, Silver Lake’den de 549.368 takipçisi olan bir film yıldızı. Kimse birbirini tanımıyor, ama aralarında bağlantı var. Ayrı ayrı da olsa hepiniz o gün sahile inip güneşin tadını çıkarmaya karar vermişsiniz. Bunun gerçek olduğunu da her biriniz doğrulayabilir. Ortak doğruya ulaşılmış. Blokzinciri işte bu.
Sayfa 36
Dünyanın pek çok bölgesinde, insanlar geceleri komşu kabilenin saldırıyla kesilip biçilme korkusu yaşamadan giriyorlar yataklarına. Hali vakti yerinde Ingilizler, Sherwood ormanından geçerek Nottingham'dan Londra'ya giderken, pusu kurmuş bir çetenin paralarını alarak fakirlere dağıtacağından endişe etmiyorlar. Ögrenciler ögretmenlerinden dayak yemiyor, ebeveynler faturalari ödeyemediğinde çocuklarının köle olarak satılmasından korkmuyor ve kadınlar da kocalarından şiddet görmeleri veya eve oturmaya zorlanmaları durumunda yasaların devreye gireceğini biliyorlar. Bu beklentiler, dünyanın her yanında giderek daha çok karşılanıyor. Şiddetin azalması büyük ölçüde devletin yükselişiyle ilintilidir.
Sayfa 360
Büyüyen Bir Pasta
Son birkaç yıldır bankalar ve devletler deli gibi para basıyor, herkes şu an sürmekte olan ekonomik krizin ekonomik büyümeyi durdurmasından korkuyor. Bu yüzden de trilyonlarca dolar, euro ve yen üreterek sisteme ucuz kredi basılıyor ve bilim insanlarının, teknisyenlerin ve mühendislerin balon patlamadan yepyeni bir şeyle çıkagelmeleri umuluyor. Her şey laboratuvarlardaki insanlara bağlı. Biyoteknoloji ve nanoteknoloji gibi alanlardaki yeni keşifler yepyeni sektörler ortaya çıkarabilir ve bu sektörlerin kârları da bankaların ve devletlerin 2008'den beri karşılıksız olarak bastıkları bir ton parayı karşılayabilir. Eger laboratuvarlar bu beklentiyi balon patlamadan karşılayamazsa çok zor zamanlara doğru ilerliyoruz demektir.
Sayfa 312
Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir. Rahatına düşkün insanlar balmumundan aya benzeyen, gözeneksiz, tüysüz, ifadesiz yüzler ister yalnızca. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki çiçekler bereketli topraklarda, iyi yagmurlarla büyümek yerine çiçeklerden beslenerek yaşamaya çalışıyor.
Sayfa 104
Asıl sorun, içinde yaşadığınız ve size ihsan edilmiş dünyaya ilişkin yanlış bir algıya sahip olmanızdır. Burada var olan her şey ruhunuzu zenginleştirmeniz için birer besindir. Bir kez bu düşünce biçimini benimserseniz bu dünyadaki hiçbir şeyin boşuna olmadığını idrak edersiniz.
Sayfa 58
Reklam
Bizim tabiatımız nedir? Özgür, asil ve mütevazı olmak. (Çünkü başka hangi yaratık utandığı zaman kızarır?) Doğanın bizi şekillendirdiği halde kadın ya da erkek olarak hayatın zevklerini yaşamak. Bunları doğanın zaten bizim için belirlediği yolda yürümeye devam edebilmek için yapmak.
Zihinsel arena benim uzmanlık alanım değil ama şunu biliyorum: Düşünceleriniz düşmanınız olabilir ya da onları müttefikiniz yapabilirsiniz.
Sayfa 29
Yazı sanatı bir sanattır, ama üslûp bir bilim işi değildir. Üslup insanın ayniyle kendisidir, sözü ile Hello'nun diğer: Üslûp bozulmaz, sözü aynı şeyi söylemektedirler. Üslûp gözlerin rengi veya sesin tonu kadar kişiseldir. Yazmak sanatı öğretilebilirse de üslûp sahibi olmak öğretilemez.
Büyük düşünür, insanları aşağıladığında onların tembelliğini aşağılamaktadır: çünkü bu tembellik yüzünden birer seri imalat ürünü, önemsiz, ilişki kurmaya ve eğitilmeye değmez olarak görünmektedirler. Kitleye dâhil olmak istemeyen insanın yapması gereken tek şey, kendine razı olmayı bırakmaktır; kendisine seslenen vicdanını dinlemelidir: "Kendin ol! Şimdi yaptığın, düşündüğün ve arzuladığın şeylerin hiçbirisi sen değilsin."
İnsan kendi doğasına göre yaşamalı. Önce kendini tanımaya yoğunlaşmalı sonra kendi hakkındaki hakikate göre yaşamalı. Bir vejetaryen olan kaplan hakkında ne derdiniz? Elbette onun kötü bir kaplan olduğunu söylerdiniz. Dolayısıyla herkes hem bireysel hem de kolektif doğasına göre yaşamalı. İnsan ne ise o olmalı, kendi öz bireyselliğini, bilinç ile bilinçdışı arasında ikisine de eşit mesafede duran, kişiliğin o merkezini keşfetmeli; doğanın bizi yönlendiriyor gibi göründüğü ideal noktayı hedeflemeliyiz. İnsan kendi ihtiyaçlarını ancak o noktadan tatmin edebilir.
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.