Kitabı okurken,hatta bitirince bile, bu kadar abartıldığına şaşırmıştım. Dili bu kadar ağır bir kitabın sıradan bir olay örgüsü neden bu kadar abartılmıştı?
Ardından başımı yastığa koyduğumda karakterlere farklı pencerelerden farklı manalar yüklerken buldum kendimi... Mesela Hayri İrdal sadece Hayri olamazdı. Bu sadece bir hayat hikayesi olamazdı. Semboller ile yazılmış olmalıydı muhakkak.
Küçük bir araştırma sonucu bu düşüncemde haklılık payının olduğunu, kitabın semboller ile yazıldığını öğrendim. Hayri İrdal tanzimat dönemindeki Osmanlıyı, Halit Ayarcı ise Atatürk dönemini sembolize ettiğini öğrenince anladım ki bu eser bir baş yapıt.
Sadece bu sembollere bakınca bu kanıya varamadım tabi zaman şairi olan Ahmet Hamdi'nin Mübarek adını verdiği saate yüklediği anlam bu düşünceye itti beni. *Her şey değişebilir.* Mübarek'in kitabın son bölümlerinde şartlara uygun değişimi de bunu gösterir ki *zaman değişimin göstergesidir.* Osmanlı değişmişti...
Halit Ayarcı daha realist taraf olarak Atatürk dönemini temsil etmiş. Kitabın entel karakteri olarak sunulmuştur. Saatleri ayarlama enstitüsünün lokomotif görevini üstlenen Halit kitabın sonunda bir mesaj ile uğurluyor bizi...
Dili çok ağır olduğu için yeni başlayanlara uyarı ile kesinlikle okunması gereken kitaplar listesine eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kitabın bir aydan fazla elimde kaldığı ve araya iki kitap sıkıştırdığım gerçeğini es geçmemem gerekiyor galiba
Kitapla kalın...