"Beklemek; temeli bakımından acı çekmektir. Işkenceyi uzatır, kalbi yorar, vakit kaybettirir, durdurur, yıpratır, üzer, geciktirir, yabancılaştırır, uyuşturur, hissizleştirir ve unutturur.
Neyi beklediğini bile unutursun bir süre sonra."
"Bu da geçer... Her şey geçiciyse ve korku bir zaman dilimiyse, öfke bir zaman dilimiyse, sevgi bir zaman dilimiyse, tüm duygular sadece bir zaman dilimiyse, üstelik bu zaman dilimleri evrensel döngü içerisinde tek bir andan ibaretse, işte o zaman korkulacak bir şey yoktur zaten."
Bana baktığında ne gördüğün seninle ilgili, benimle ilgili değil. Kendi deneyimimi sana ne kadar anlatırsam anlatayım kendin deneyimleyebildiğin kadarını bilirsin.
Bitti.
Oysa yıllar sonra bir kitaba bitme diye yalvarmak istedim.
Elime aldığım ilk günü hatırlıyorum, nasıl da korkutmuştu gözümü, hatta grupla okursak daha kolay biter düşüncesiyle bir okuma grubu oluşturmuştum. Kitap içine öyle çekti ki, hangi şartlar altında olursak olalım okurmuşuz meğer...
"... kitaplara giderek daha fazla
Kendine iyi bak bir veda değil,
Elveda cümlesidir çoğu zaman.
O üç kelimeden;
Çok daha fazlasını gizler içinde...
Kendine iyi bak.
Çünkü bundan sonra;
Ben yanında olmayacağım.
Olamayacağım.
İstesem de istemesem de.
Sevdim bir zamanlar seni,
Hala seviyorum ve benden sonra da,
Mutlu olmanı istiyorum.
Olurda bir gün dönersem,
Seni iyi bulmak istiyorum.
Kendine iyi bak..!
Yolun var mı da, yoldaş bulamadım diye feryat ediyorsun?
Gönlüne erdin mi de, gönüldaşım nerde diye sızlanıyorsun?
Önce kendini bir bul bakalım!
Ayağında diken yarası olmayan, sinesine gül kokusu süremez...