Nefsin bir sıfatı “جَهُولًا” yani “çok câhil”dir.
Cihâna niçin geldi?
Geliş niye, gidiş niye?
Kimin mülkünde yaşıyor?
Bu akış nereye?
Nefsin en büyük cehâleti -gafleti sebebiyle- bunların farkına varmamasıdır.
Yetmiş kere hacca yaya gitti. Uçsuz bucaksız çöllerde çenesi göğsünde, gözleri adımlarında, yetmiş defa çıktı bu yolculuğa. Son haccında çölde bir köpek gördü. Susuzluktan dili sarkmış, nefes nefese çırpınmakta...
Ebu Şuayb haykırdı:
- Yetmiş kere yaya hac sevabını bir içim suya kim satın alır? Bana bir içim su... Karşılığı ise yetmiş haccın sevabı!
Bir adam, ona bir içim su verdi. Suyu aldı, doğru köpeğin yanına gitti, ona içirdi ve sonra kendine hayretle bakanlara şöyle dedi:
- İşte bütün haclarımdan üstün bir iş... Zira, Allahın Resûlü buyurdular: "Kim ve ne olursa olsun, her ciğeri yanana su vermekte ecir vardır."
Şeyh Tantâvî diyor ki:
"70 yıldır kitap okurum. İbnü'l-Cevzî'nin şu sözünden daha hikmetli bir söz görmedim:
İbadetlerin meşakkati gider, sevabı kalır. Günahların lezzeti gider, azabı kalır.”