Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kördüğüm

Kördüğüm
@Mockinbird
145 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
168 syf.
10/10 puan verdi
Tüm öykülerin sıradan karakterlerle nasıl bu kadar olağanüstü oluşuna şaşırdığım bir kitap oldu. Rutin hayat döngüsünün içinde kaybettiğimiz hassasiyetler, öylesine dinleyip de anlamadığımız, empati kurmaktan bile imtina ettiğimiz yaşam öyküleri olan insanları bu kitaba misafir etmiş
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
’ a hayranlığımı bir kez daha hissettim içimde. Bu hengamede yalnız olmadığımızı, küçük samimi duyguların yitip gitmek zorunda kalmadığını görmek çok iyi geldi. Bu kitabı okumama vesile olan kitap ve yaşam yolculuğuma yoldaşlık eden yol arkadaşım
Mehmet Güzel
Mehmet Güzel
‘e teşekkür ederim. Ait olduğumuz yerler var unutmadan kalkıp yerimize yatalım.
Kalk Yerine Yat
Kalk Yerine YatŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20214,093 okunma
Reklam
254 syf.
10/10 puan verdi
İkinci Dünya Savaşı’nı hep bir yahudinin gözüyle görmüş, anlattıklarıyla anlamaya çalışmışızdır. Bu kitapla beraber o zulümlerden nasibini alan tek halk olmadığını anlıyoruz. Bir Kırım Türkü’nün yaşadıklarıyla o korkunç yılların ne denli korkunç olabildiğini anlatmaya çalışmış yazar. Rusların kendi topraklarını istilaları, Almanların kamplarındaki zulümlerle daha ne kadar eziyet görebilirlerdi diyecek oluyoruz, bu kez de vatanlarını korumak niyetiyle çıktıkları yolda ihanet iftiralarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Gördüğümüz ve öğrendiğimiz o ki ızdırap çekmek, kalbinde kötülük bulundurmayan her insanın omzunda bırakamadığı bir yük…
Korkunç Yıllar
Korkunç YıllarCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 20192,252 okunma
303 syf.
10/10 puan verdi
Çizgi roman dünyası diğer dünyalardan farklı olarak zihnimizde hayalini kurduğumuz karakterleri şekillendirmek adına bir çok zenginlik barındırıyor. Bu roman da gerek çizimleri olsun gerekse anlatış tarzıyla ödüller kazanmış ve bunu sonuna kadar haketmiş bir kitap. Konu itibariyle hepimiz o dönemi bir çok tarzda sanat eseri olarak incelemişiz, kitaplar okumuş, filmler izlemişiz, insanlığın düşebileceği en derin çukura defalarca şahit olmuşuzdur, bu kitaptaki karakter de babasının hayat hikayesinden o döneme bir pencere açarak bize son derece gerçekçi bir görsel sağlıyor. Yahudilerin ve diğer milletlerin de o dönemde yaşadıklarına şahit olmak biz okuyanlara bile ne büyük ızdırap veriyor, o yaşananlardan sağ çıkabilen kitabımızın baş karakteri Vladek’in böylesine tedirgin ve huysuz olmasına da şaşırmıyoruz. Beni şaşırtan tek bir şey var o da şu ki; bu zulme maruz kalan insanların, günümüzde taraf değiştirerek yapılan değil de yapan tarafta olması. Ne bileyim, umarım çocuklarımıza bu hikayeleri değil de barış içinde öten kuşların cıvıltılarını betimleyen çizgi romanlar yazmak, okumak nasip olur bizlere.. Barış içinde bir zamanlar dilemekten başka ne gelir elden..
Maus
MausArt Spiegelman · İletişim Yayınevi · 2019673 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
254 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı bitirdikten sonra durup şöyle bir uzaklara bakıp , evet ne kadar ihmal etmişim içimdeki çocuğu dedim. Ancak tuhaf bir şekilde içim öylesine bir huzurla doldu ki, rahatladım. Bu sanki yıllarca kafesin içinde, zarar görecek diye dışarıya çıkartmaktan korktuğum o küçük kuşun asıl yerinin o özgürce bırakıldığı uçsuz bucaksız gökyüzü olduğunu görmek gibiydi.. Bu kitabı kolilere doldurup, Noel baba gibi tüm evlerin bacasından bırakmayı çok isterdim. İnsan o içindeki çocuğu dışarıya çıkartmazsa, kendini tanıyamazsa tıpkı Derviş Yunus’un dediği gibi “bu nice okumaktır” da kalırız. Kişi kendini bilmediği zaman ne evlat biliyor ne dost biliyor ne yaren.. Hepimiz eksiğiz ama tamamlamak bizim elimizde bir an önce içimizdeki çocuğu yeniden keşfetmek zamanı.. Onun deyimiyle “Sözün kısası: Mükemmel değil, iyi insan yetiştirmeyi hedefle”yelim inşallah.. Sevgili Doğan Cüceloğlu’nu tanımakta çok geç kaldığım için biraz da kendime esef ederek bitirmek istiyorum sözlerimi. Yine de yaşıyorsak umut var demektir..
İçimizdeki Çocuk
İçimizdeki ÇocukDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 20177,5bin okunma
243 syf.
10/10 puan verdi
Hayat bir kumar değil midir zaten. Başlangıç motivasyonumuz ve devam etmek için kendimizi kandırdığımız binlerce sebep her birimizin farklı olmaz mı? Kendimize uygun olduğunu düşündüğümüz elde kırmızıya koyduğumuz tüm heveslerimiz, umutlarımız çıkan eldeki zero gibi bizi de dibe sürüklemez mi? En büyük kumarın da aşk olduğuna inanan biri olarak tevekkeli değil Aleskey İvanoviç karakterini kendime oldukça yakın bulmam. Ancak aşkların parayla ölçüştürülmesi durumu hiçbir zamana içime sinmiyor. Dostoyevski karakterleri yaratırken tüm acımasızlığı ve aynı zamanda tüm gerçekliği katıp karıştırmış elbette ama ne dersin dosto amca hiçbir şansımız yok mu bu kumarda ?
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · İletişim Yayıncılık · 202068,4bin okunma
Reklam
236 syf.
10/10 puan verdi
Sahi söylesene Hasan’ım Ali “kaaar nedeeenn yaaağaarr” ? Arındırmak için mi tüm günahlarımızı, ya da eşitliğimizi gözümüze sokarak göstermek için mi? Yaşamın mı kendisi bir döngü yoksa karakterlerimizle bu döngüyü biz mi yaratıyoruz bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa hepimizin hem ne kadar aynı ve bir o kadar farklı olduğuydu. Aynalardan yansıyan yüzler rüyadakiler mi yoksa gerçek dünyanın telaşesinden kaçıp kurtulmaya çalışan o kalabalık yüzler mi onu bile anlayamadığım, yine ne yaparsam yapayım ne anlattığını tam olarak asla anlayamayacağım bir romanı okumanın haklı ama karmaşık ruh haline büründüm. Nasıl her seferinde bu sakinliğiyle beni fırtınalara giriftar ediyor anlamıyorum. Ama yine de düşünce dünyasından beni mahrum etmediği için bir kitabın sonunda daha ona minnettarlığımı derinden hissediyorum bu kesin.
Gölgesizler
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,6bin okunma
382 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı okurken kendinizi kara mizah bir şovun içerisinde bulabilirsiniz, aman dikkat! Dönemin absürtlüklerini ancak bu kadar iyi anlatabilirdi sayın Ahmet Hamdi. Böylesi bir enstitünün varlığı henüz vücut bulmasa da aslında hepimize şart olduğu bir gerçek. Zamanın kıymetini bu zaman darlığında dahi anlayamıyorsak, söz verilen zamanların bile arkasında duramıyorsak ne demeye taşıyoruz o dijitalleri cebimizde. Her gün belli rutinlerin içinde vaktin öneminden bi haber, sanki bize verilmek zorundaymış gibi yaşadığımız, farkındalığımızı her seferinde dürüp kenara kaldırdığımız hayatlarımızda ne zaman anlayacağız saniyelerin bile bize verilen en büyük hediye olduğunu.. Enstitüyü kurup da sonra ona ruh giydiren sayın Halit Ayarcı’nın bile inancını yitirmesi, Hayri İrdal’ın ise şahitliğini her seferinde inançsızlığıyla yenilemesi bu absürt komedinin en güzel örneklerindendi. Dil konusunda havsalalarımızı zorlayan ama özümüze doğru yelken açtıran bu şaheseri kesinlikle tavsiye ederim.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,5bin okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
Ölümün hayatımızın bu kadar içinde olduğu, hatıralarımızın ölüm kadar yakın ama gerçeklik kadar uzak bir zaman diliminde bulunduğunu yine muhteşem bir dille anlatmış Hasan’ım Ali. Öylesine içten ve öylesine siz gibi yaşıyorsunuz ki karakterleri, kitap bittiğinde geçmişinizi yazan bu adamın önünde saygı duruşunun hakkını vermeye çalışıyorsunuz. Heba olan ömürlerin, bir hiç uğruna biten hayatların, ve her şeyin sonunda insan hayatının bu kadar çabuk alaşağı edilebildiği zamanların hiç de uzağında olmadığını farkediyorsunuz. Sarsılmışlığı tüm doruklarımızda hissetmek için bir kez daha Hasan Ali Toptaş Not: Kitap yoldaşlığı yaptığımız saygıdeğer dostum
Mehmet Güzel
Mehmet Güzel
e de ayrıca teşekkür ederim.
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,581 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
Kitap gerçekten de yürümenin tüm yönlerini felsefik açıdan değerlendirmiş. Okuyana kadar, yürümenin böylesine derin anlamlar ifade ettiğinin farkına varamamıştım. ‘Farkında olmak’ eylemi yürümeyle yapılabilecek en önemli şey sanırım. Modern! olarak nitelendirilen biz çağın insanları, etrafımızdaki bunca meşguliyetten kafamızı kaldırıp da biz kimiz ve şu anda ne yapıyoruz sorularını sormaya bile vakit bulamıyoruz. Değil ki yürümeye nasıl fırsatımız olsun. Burada yürümekten kastım evden çıkıp otobüse metroya yürümek değil(amacın sadece bir hedefe varmak olduğu), gayet tabi kendine vakit ayırmak, biraz olsun dinginleşmek, bizi yoran her eylemden uzaklaşıp huzura yakınlaşmayı kastediyorum. Ha burada özel bir alan ve özel bir zaman da değil kastettiğim. Evin önündeki yoldan çıkıp arka taraftan yolu bir miktar uzatarak yeniden eve döndüğünüz bir yürüyüş. Aslında insanın kendisiyle yaptığı, kendisine yaptığı yolculuktan bahsediyorum. Tabi parkurumuz ağaçlardan oluşan, kuşlarla bütünleşen tabiatın sesiyle kendi sesimizi ayırt edemediğimiz bir yer olursa ne âla..
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206,8bin okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
Tarihin toplumca “çok bilinen” konularına yeni bir bakış açısı getirmiş hatta belki de radikal bir bakış açısı getirmiş diyebilirim. Tarih herkesin bir fikrinin olduğu ama mutlak doğrunun çoğu zaman hiç konuşulmadığı yorumlardan ibaret bir alandı benim için hoş hala biraz öyle düşünüyorum çünkü ülkemiz normal şartlarında hükmü ele alan her kişiye göre yeniden yazılan bir tarihimiz var. Araştırmaya da pek meraklı değilsek, anlatılan hikayeleri kahramanlık destanlarının bizi etkileme derecelerine göre abartarak tarih bilgilerimizi yarıştırırız. Ancak Emrah Safa( hozomuz) bu destanların bizi ne kadar diri tuttuğunu ama doğruyu o kadar da yansıtmadığını tabir yerindeyse binbir kaynaktan anlatmış. Benim takıldığım bir kaç nokta oldu; bunlardan biri İstanbul’un Fethi için efendimizin hadisinin sahih olmadığını iddia etmiş. Araştırdım baktım elde ettiğim sonuç aksi yönde, ravisi bir tane olduğu için böyle iddia edilmiş ancak bir çok alimin güvenini kazanmış bir raviden bahsediyoruz direk sahih değil diye kestirip atmak bana pek doğru gelmedi dolayısıyla diğer konuları da sorgulamama neden oldu. Ancak yine de çok şey öğrendim. Kafalarınızın allak bullak olmasını ve huzurunuzun birazcık bozulmasını istiyorsanız tavsiye ederim, sonuçta stabil bir hayatta hakikat perdelenebilir, biraz şüpheden kim ölmüş ki?
Bunu Herkes Bilir
Bunu Herkes BilirEmrah Safa Gürkan · Kronik Kitap · 20203,630 okunma
Reklam
101 syf.
8/10 puan verdi
Bir günümüz dünyasına bakıyorum bir saygıdeğer Aliya’nın ütopyasına.. Keşke bir toplum yaratmak böyle kolay olsaydı dedim içimden. Evet insan okuyunca tamam ya daha ne duruyoruz serpelim tohumlarını tüm dünyaya şu panislamizmin temelini diyor ama unuttuğu bir şey kalmış Aliya’nın, o da insanın mayası. O rahatlık neredeyse oradadır, başı ağrısın istemez hadi bunları bırakalım bir kenara üstelik çoğu müslüman halk için özgürlük bir lüks. Siz aç olan bir insana kalk devrim yapacağız diyemezsiniz, temelden yetiştiren insan lazım onları. Hani neredeler kim koyuyor ki taşın altına elini. Uyanış öyle kolay olmuyor bu kadar uyuyanın içinde. Açıkçası Mehdi konusunda pek katıldığım söylenemez, ben de karşıyım insanlığın bir kurtarıcı beklemesine ama bu açık değil midir bir gün gelecek Mehdi ve kıyametin kopacağı zaman olacak o da.. Bilmiyorum coğrafya hala bir kader. Değişemeyen parametreler olduğu sürece hani diyor ya Mehmet Akif; “Müslümanlık nerde! Bizden geçmis insanlık bile... Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile! Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir; Müslümanlik, bilmem amma, galiba göklerdedir” böyle bir vaziyet pek değişmez. Dilerim bir gün bu ütopya gerçek olur. Ruhun şad olsun Bilge kral. Yolun yolumuz olsun inşallah..
İslam Deklarasyonu
İslam DeklarasyonuAliya İzzetbegoviç · Fide Yayınları · 20177,6bin okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
“Ey besleyici Toprak Ana, hepimizi bağrına basan sensin. Onlarla sen konuş, insanlara sen anlat!” Anlat ki savaşların açtığı yaralar yıllarca kapanmaz, anlat ki sevginin, huzurun olmadığı yerdir savaş.. Er meydanına yiğitleri gönderir analar da döktükleri gözyaşları içlerinedir sorulmaz hiç hesap. Yiğitler gittikten sonra dünyanın şerefini, kahramanlığını da versen dolar mı anasının yüreğinde o erin yeri, soğur mu sevdiğini toprağa veren o güzelin yüreği, boynuna en büyük madalyayı da taksan. Tolgonay ana sen ne yiğit kadınsın tüm erlerini toprağına feda ettin de acını yine de Toprak Anaya şikayet etmedin hiç. Yolunun toprağına kurban... Cengiz Aytmatov kitaplarını her okuduğumda içimi derdin en saf hali dolduruyor, diyorum ki acı nasıl bu kadar derin ama sade anlatılır. Nasıl bu kadar gönlünü taa içinden deşer de gerçekliğine ufacık bir su kattırmaz. Belki de onun yaşadığı dönemin acılarının büyüklüğü içine hiç abartı almayacak kadar büyüktü, bize taşan, yaşanmışlığın çok ötesinde hissiyat zirvesinde. Ne yapabiliyoruz ki savaşların olmadığı bir dünya hayal etmekten başka..
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,2bin okunma
245 syf.
8/10 puan verdi
Kesinkes inanıyor muyuz diye sordum kendime kitabı okurken. Evet inanç öyle bir duygu ki toplumlarla beraber olduğu zaman içinde daha da büyüyen bir ateşe dönüştürebiliyor, kendi bozukluklarımızı o kalabalığın içinde kaybediyor, sorumluluklarımızı kaynayan kazana atıp ruhen bir huzura erebiliyoruz. Yazar toplumların yalnızca dini bir inançla değil milli duygularla, devrimci duruşlarla, isyanlarla, başkaldırılarla nasıl kontrol edilebildiklerini, bireylerin bu kalabalığa karışma ihtiyaçlarının nelerden doğduğunu gerçek manada açıklamış. En çok beğendiğim ise dokunulmadık hiçbir alan bırakmamış olmasıydı, bu sayede aklımızda hiç şüphe kalmıyor taraflılığın kurbanı etmiyoruz yazarı. Amiyane tabirle abimiz herkese yargı yargı dağıtmış. Kitaptan da anladığımıza göre kesin inançlı bir halk bunu birlik olma yolunda kullandığında başarıya oldukça hızlı ulaşabiliyor, beraberlik ne zaman kötü olmuş zaten
Kesin İnançlılar
Kesin İnançlılarEric Hoffer · Olvido Kitap · 20192,742 okunma
181 syf.
10/10 puan verdi
“Doğu’nun bağrından kopup tüm dünyaya toprağın insanlarının ne derece erdemli olabileceğini gösterdi bize. Her bir satır; yaşadığı acının, yapılan haksızlıkların, onu susturmanın sonuçlarının ne kadar ters tepeceğine delildir. Ve sen Ahmet Arif; sahiden de Aslın şimdi namuslu halkımızın yüreğinde mi? Böyle umut etmezsek acıyı nasıl öfkeye dönüştürür de yaşadığını yazabilir insan..”
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201739,7bin okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
“Küçücük çocuklara her şeyi neden anlatmak gerek?” Sahi onların hayal dünyalarına saygı duymak bu kadar zor mu? O dünyaya girip orada bir karakter olmak, bazen bir nesne olup saatlerce durmak ve seyretmek.. Zezé hepimizin çocukluğu, hepimizin büyümemiş büyütülmek istenmemiş içimizdeki çocuğun hayallerinin baş karakteri; cesur ve kırılgan.. Bu kitap bize farkındalığı yüksek bir hayattan ne kadar da uzakta olduğumuzu, büyüklerin karmakarışık dünyalarında çocukları, geleceğin o koca bebeklerini ne kadar da karıştırıp kendi hırslarımıza kurban ettiğimizi, kendi günahlarımızın keçileri yaptığımızı oldukça şiddetli yüzümüze vuruyor. Oyun arkadaşı, dert ortağı şeker portakalının bile ona veda ettiği şu dünyayı Zezé’ye dar ettiğimizi ne zaman anlayacağız? Ne zaman onunla sokağa çıkıp, yarasalık edeceğiz?
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,6bin okunma
124 syf.
10/10 puan verdi
Tahammül de içimizde sefer de.. Yıllarca memleketin davasına baş koymuş bir Murat ve aynı yolda giderken gözü dünyaya dalmış iki arkadaşının hikayelerini öyle bir anlatmış ki yazar yola nasıl Murat olarak çıkıp Asım olarak devam ettiğinizi sorguluyor ve kim olarak öleceğinizi merak ediyorsunuz. Davalar sahipsiz kalmıyor burada da gördüğümüz üzere. İlhan gibi ne kadar o dünyaya uzak da olsanız nasibiniz varsa dönüp geliyorsunuz bu yola da, asıl mesele; iradeyi güçlü tutacak ve dünyayı tabir yerindeyse elinin tersiyle itip, insanlığa adanacak beş dakikayı dünyanın zevkleriyle dolu bir ömrüne tercih edebilecek gücü içinde bulabilmekte...
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 201313,1bin okunma
Reklam
556 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı okuyana kadar coğrafya kaderdir anlayışı hakimdi zihnime. Ama bitirdikten sonra şöyle durup düşündüm de hayır kader coğrafya değilde insanlık mevzusu dedim. Dünyanın neresine gidersen git insanlık ikiye ayrılıyor; iyi olanlar, iyi olduğunu her fırsatta dile getiren ama göğsünde zerre miktar vicdan taşımayanlar.. Dünya ne zaman hangi ara bu hale geldi diye düşünüyorum da sanırım bunun bir evveli yok. Joad ailesinin yaşamı gibi hayatlarımız. Ancak seyahat ediyoruz bir kamptaaaan öbür kampaaa. Bazen güzellikler bekliyor bizi hiç beklemediğimiz kadar iyilikler görüyoruz bazen de diyoruz ki yok ya bu kadarını da yapmış olamazlar. Peki neden diye sormaktan da alıkoyamıyorum kendimi. Neden bu kadar zor bir arada doğru düzgün yaşamak. Neden birinin dünyadaki tatmadığı hiç bir taam kalmamışken diğeri bir kuru ekmeği arayıp da bulamıyor bu dengeyi kurmak neden bu kadar zor. Aslında bu sorunun cevabı herkesin kalbinde gizli gizli olmasına da, öyle kapılmışız ki şu akıl almaz lanet düzenin çarkına, bedenlerimizi çıkartmayı bırakın parmağımızı bile çıkaramıyoruz.. Ne diyeyim ki.. İnsanı bağımlı kılan, kendine mecbur bırakan tüm sistemler yerin dibine batsın deriz demesine de dediğimizle kalmaktan başka ne işe yararız.. Umarım bir gün herkes şu kitabı tüm vicdanıyla okur da uyanışını kutlarız toplumların..
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,2bin okunma
118 syf.
9/10 puan verdi
Ölümden daha korkunç bir şey varsa o da o ölüme seyirci kalan halkın ölümün şeklinden , heyecanından zevk almasıdır. Çekilen acı illaki sahibinin ve en yakın çevresinindir de insanlık bu kadar mı merhametsizliği hayat tarzı haline getirmek zorundadır. Victor Hugo döneminin büyük sorununu bir idam mahkumun ruhuyla dile getirerek halkı uyandırmaya çalışmış ama söyleyenle dinleyenin frekansı yıllarca aynı noktada buluşamamış. Şimdi çok mu başka sanki hayatlar? Daha mı medeni oldu insan ırkı ? Gözler önünde çekilen ızdıraplara biz gülmüyoruz da yönümüzü oradan dönerek mi protesto ediyoruz? Bir şeylerin değiştiğini pek sanmıyorum, değişen sadece renklerin tonları..
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120bin okunma
232 syf.
10/10 puan verdi
Beklemenin ne derece alışkanlığa dönüşebileceğine şahitlik ettiğimiz bu kitap, hayatlarımızı ne kadar da ertelediğimizi adeta bir tokat gibi yüzümüze vuruyor. Drogo önceleri görev aşkıyla belki bir kurtuluş olarak gördüğü o kaleye kendini öyle bir alıştırdı ki tıpkı bizlerin konfor alanlarımıza bağımlı olduğumuz gerçeği gibiydi. Bizlerin de dışardan hayatlarımıza etki edecek mucizeleri beklemesi ancak o mucize gelene kadar ‘hele biraz daha bekleyeyim de beklediğime değsin’ cümleleri belki de kendimizi kandırmanın masum yoluydu. Ancak her günün bir önceki günün aynı olmasından başka bir şeyin olmadığı gerçeğini bir an evvel farkedip zararın neresinden dönersem kardır bilincini kendimize düstur edinme zamanımızın geldiğini gösteriyor. Sevgili Drogo; biliyorum beklemelerin en asilini sen yaptın belki bu konuda saygımız sonsuz ama sence de başka bir yaşam olamaz mıydı? Hayatımızı uğruna feda edeceğimiz tek yol bu muydu ? İçimdeki Drogo’ya söz hakkı tanıdığın için sana teşekkür ederim. Belki onun için beklemekten daha anlamlı bir hayat vardır. Bunu onunla konuşmam gerekiyor.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,1bin okunma
236 syf.
6/10 puan verdi
Her ne kadar yazarın tam olarak neyi anlatmaya çalıştığını anlamasam da , genel hatlarıyla bazı konularda kendimi sorgulamama vesile oldu. İnsanlarla yaşadığımız problemlerde sorunu sükunetle halletmek için kendi içimize bir dönüp ‘ evet üzülüyorsun seni anlıyorum, sen de minik bir can taşıyorsun, acıların anlamlı, bu sorunları taşımak için gücü içinde bulmana yardımcı olacağım..’ gibi telkinler vermemizi sağlayacak sanırım. Karakterlerin uç noktalarda yaşaması kitabı okurken heyecanı kaybetmeme ve hikayenin inandırıcılığına ket vurdu ancak temelinden incelersek hepimiz zorluklarımızı içselleştirdiğimiz, onlarla barıştığımız sürece güçlü bireyler olacağız sanırım.
Işığın Yolu
Işığın YoluNilüfer Devecigil · Doğan Kitap · 20202,380 okunma
248 syf.
10/10 puan verdi
“Evladım, karga, ne zamana kadar?” Bir cümle insanı ne derece derinliğe itebilirse öylesine dibe çekildim. Hani fitne zamanı geldi mi herkesin evine çekilmesi gerektiği buyruğu vardır ya; işte önemine bir kez daha derinden şahitlik ettim. Her ağzı olanın konuştuğu, hayatta herhangi bir konuda bir yargısı bile olmayan kişilerin fikir sultanlığı yaptığı dönemde siz kendinizi ne kadar anlatmaya çalışsanızda yüreklerin kulakları sağır oluyormuş anladım. Ancak kişi bu dünyadan ihanetle uğurlansa da tıpkı kıymetli Hükümdar Yavuz’un “Hased-i akran belâsına uğradı” dediği gibi, söz belasına uğrayan diğerleri için de -onlar ölmeden- belki bir gün bir Yavuz çıkıp suçsuz yere belaya uğradılar der. Belki bir gün..
İtiraf
İtirafİskender Pala · Kapı Yayınları · 20196,9bin okunma
157 syf.
9/10 puan verdi
Kitap mitolojik bir romanın yanı sıra sanki babaannemin beni dizinin dibine oturtup ‘gel yavrum ben anlatayım sen işit de kalbinden ruhuna tesir etsin’ dediği bir masaldı benim için. Sanki hangimiz ahrazlığımızın farkındayız ? Hangimiz toplumun bir kesimi tarafından ifrit diye nitelendirilmiyoruz ? Ne yapsak da baş edemediğimiz o çirkin kurallı kasabadan gönül gözünden bakamayanların nazarları yüzünden kabuklarımıza çekilmiyoruz ? Ya da hangimiz dışlamıyoruz kendimiz gibi olmayanı ne de kolay geliyor ötekileştirip gözden ırak etmek? Hepimiz yapmıyor muyuz tüm günahımızı bir keçiye yükleyip sonra da öldüresiye dövüp onu sürgün etmeyi?
Ahraz
AhrazDeniz Gezgin · Sel Yayıncılık · 20124,839 okunma
Reklam
120 syf.
8/10 puan verdi
İngiliz edebiyatından bir kitap okuduğumda dünyaya bakış açım neşeyle yer değiştiriyor. Oh la laa laa, hayat çok güzel gülelim eğlenelim. Küçük kadınlar kitabı da böyleydi benim için. İçimi bir mutluluk kapladı yine. O 2 katlı taş ev, içinde minik kardeşler.. Dönem öyle güzel tasvir edilmiş ki hayal dünyamızda mutlu, sevimli bir tablo çiziyor bize. Minik hanımlarla dikiş dikmek, ev işleri yapmak hiç de zor gelmiyor :) Birazdan sepetimi alıp bahçeye elma toplamaya çıkacağım sanırım, hoşçakalın ;)
Küçük Kadınlar
Küçük KadınlarLouisa May Alcott · Arkadaş Yayıncılık · 201813,4bin okunma
158 syf.
9/10 puan verdi
Ah be Dosto Amca, oldu mu şimdi böyle. Kendimizi kendimize kırdırdın. Yerin altından notları bir bir postalarken kendin mi çıkmak istedin yeryüzüne, bizi mi oraya aldırdın bilemedim. İnsanın tüm kötülüğünü yüzüne bu kadar vurmaya gerek var mıydı? Biz mi itiraf edemiyorduk tüm bunları kendimize. Yine de iyi ki varmışsın iyi ki geçmişsin bu dünyadan yoksa nasıl bakacaktık da görecektik o karanlık insanı karşımızda . Eyvallah!
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 2020127,8bin okunma
280 syf.
10/10 puan verdi
Gerçekten hiç tahmin edemeyeceğim bir tarzda yazılmış bu kitap, beni oldukça etkiledi. Hikayelerin biri bin akçe, yazar anlattıkça ben yaşadım olayları tüm ‘ıslaklığıyla’.. Yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen öylesine aşinaydım ki dayısının hikayesini anlatan o çocuğa, başını okşayıp ; buradayım, yanındayım, benim de anlatmak istediklerim var , ben senim sense ben misin demek istedim. Böyle buruk bir son; içimde bir yerlerde bu hikayenin bitmediğini, kuşun hala akşamları evimizin etrafında dolaştığını hissettiriyor.. Belki gelmezse biz aramaya çıkarız onu ha ne dersin Hasan’ım Ali?
Uykuların Doğusu
Uykuların DoğusuHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20201,278 okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
Kendim yazmışım gibi okudum tüm satırları..Nasıl da muhtacız içimizdeki o insana. Gün gelir yeniden yanaşır o gemi limana, yeniden o kutlu kadın gebe kalacak sana..
Ermiş
ErmişHalil Cibran · Kaknüs Yayınları · 201070,3bin okunma
346 syf.
8/10 puan verdi
İnsanın farkındalığını artıran, yaratıcısının ne kadar azametli olduğunu yeniden hatırlatan bir kitaptı benim için. Tıpkı kalplerin değiştiği gibi beyinlerin de değişiyor olması ‘iki günü eşit olan ziyandadır’ felsefesiyle ne kadar da örtüşüyor. Değişim biziz işte, her davranış bizim elimizde.
Değişen Beynim
Değişen BeynimSinan Canan · Tuti Kitap · 20151,716 okunma
238 syf.
9/10 puan verdi
Sinbad’ın uçan halısıyla tarih kokan kıtalarda yolculuk yaptırıp, aynı zamanda iç dünyamdan aşina olduğum onlarca karakterle yeniden tanışma fırsatı sundurmayı nasıl bu kadar iyi becerdi anlamak güç. Ancak bitmesini hiç istemediğim bu seyahatte kendime pay biçtiğim türlü olayları bulunduğu puslu havadan aydınlığa çıkartmaya çalıştım.. Başarılı oldum mu? Halıdan inince anlayacağım ️
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma