Bu kitap ile bir rafta, tıpkı adı gibi karşılaştık… Kitabı ilk gördüğümde üzerinde herhangi bir yazarın olmaması ancak arkasında birden çok kadın adının olması, Kolektif -yani ortaklaşa- bir kitap ile de ilk karşılaşmam oldu.
Kitabı biraz karıştırdığınızda birden fazla hikâyenin olduğunu anlıyorsunuz ancak bu hikâyelerin birbirleriyle herhangi bir bağının olup olmadığı kitabı bitirince ortaya çıkıyor. Kitapta; 25 farklı kadının yazdığı, 24 farklı kadının bambaşka hikâyeleri var ve bir de pişmanlık duyan eşin yaşadığı dram. Hikâyeleri birbirine bağlayan en temel bağ ise Kadın olmaları…
Okuduğum her hikayede hem kendimden hem çevremden birçok iz buldum. Bunun ötesinde maalesef kadınların yaşamış olduğu dramı bir kez daha görmüş oldum. Ara ara içimizi ısıtacak ancak daha çok ‘Kadının Gerçeğini’ göreceğimiz bir kitap sunmuş yazarlarımız bize.
Ben bu hikayelerde; Adı Eylül ile kadın olmamın zorluğunu, Turgay ve Mine’de ki ‘Gönül sabır ile harman olmadan nasip ile buluşmazmış’ sözü ile elbet nasibin seni bulacağını, Huzurhane ile dostluğu, İpek Şal ile zincirleri kırmayı, Kazak Örneği ile ‘olmayı’ kazak örmeye benzetmeyi, Enkaz Altında ile bir daha geriye dönemeyeceğimizi ve tabii ki Aysel Olmanın Zor Bir Zanaat olduğunu öğrendim…
Bu kitabı herkese gönülden tavsiye ediyorum ve kadın olmayı bir kez de bu 25 kadının gözünden görmenizi diliyorum…